RİYAD
İslami yayıncılığın yenidünyadaki sorunları ve söylemsel içeriğinin geliştirilmesi üzerine bir workshop dolayısıyla Riyad'tayım. Aslında hac sezonunda yapılması planlanan toplantı sezonun yoğunluğu arasında gerçekleştirilmesi zor olacağından bu tarihe ertelenmişti. İki gün devam eden çalıştayda Suudi Arabistan, Ürdün, Malezya ve Sudan'dan katılımcılar, İslami yayınların üretiminden dağıtımına, kalitesinden gerçekten İslami boyutuna kadar bir dizi konuyu ele aldı. Ben de Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın dini yayınlarla ilgili bilhassa söylem içeriği ile ilgili yıllardır yapmakta olduğu sempozyumlardan bahsettim. Katılanlar için hayli ilginç gelen bu çalışmaya uluslararası bir boyut kazandırılmasının ve dünya İslami yayıncılık sempozyumu olarak değerlendirilmesinin ne kadar önemli olabileceği üzerinde herkes mutabık kaldı.
Çalıştay bir dünya İslami yayıncılar birliğinin kurulması fikriyle ve böylesi bir birliğin muhtemel vizyonu ve misyonu üzerine önerilerle tamamlandı. Çalıştaydan ziyade aslında Riyad ve Suudi Arabistan üzerine son izlenimlerimi kaydetmemin daha önemli olacağını düşünüyorum.
En son iki yıl önce Kral Faysal Araştırma Merkezi'nde bir konferans için geldiğim Riyad'ın, Hicaz çölünün ortasına denk düşen bu şehrin, bu kadar kısa süre içinde ne kadar değişmiş olduğuna hayretlerimi ifade ederek başlayabilirim. Kral Faysal Araştırma Merkezi'nin hemen yanına dikilmiş olan Burc el-Faysaliye'nin yüksekliği ile yarışmak üzere arka arkaya bir sürü bina dikilmiş. Dünyadaki en iyi yazılı eserler tamir atölyesi bu merkezde bulunuyor. Hokka şeklindeki kubbesi ile divit şeklindeki minaresine sahip camisi, onun karşısında da açık kitap gibi duran bir bina şeklinde tasarlanmış kütüphanesiyle merkez, şehrin uzak noktalarından daha ziyade bu burç sayesinde görünüyor.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YasinAktay/araplar-arasinda-turkiye-algisi/44033































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.