• İstanbul 16 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 10 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 20 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 18 °C
  • Bolu 12 °C
  • Bursa 16 °C

Yusuf Kaplan'dan: İz

Yusuf Kaplan'dan: İz
İnsan, iz'i unuttu: İz'in kendisi olduğunu unuttuğu için hem iz'i unuttu, hem de kendi izi'ni; kendisini yani. Uykuyu da unuttu insan.

Uyku, katışıksızdır, saftır, kişinin masumiyet hâlidir; masumiyetinin hayatı, hayat bulma mahalli.

İnsan, uyanınca görme yetilerini de, masumiyetini de yitirir. Hakîkî görme yetilerinin yerini taklîdî görme biçimleri alır: Kalbinde ziyade, kalıbı devrededir artık. Kalbi değil, kalıbı devreder daha çok. Kalp, yerini, kalıba devrettiği içindir ki, hayat çekilmezleşir, hayatı çekilmez kılar insan.

İnsan uyanınca, kalbinin değil, kalıbının adamı olmaya yeltenir ve kalıbına yenilir büyük ölçüde. Böylelikle, uykudayken devrede olan izsürme hâli, uyanınca, iz bırakma mesaisi'ne ve hâl-i pür melâl'ine terk eder yerini.

***

İz bırakma kaygısı, insanın hakikatin izini yitirmesiyle ve kendi izini kaybetmesiyle sonuçlanır. Kendi yolunu şaşırmasıyla... Ve başkalarının yolunu kuşatmasıyla ve kapatmasıyla aynı zamanda da.

İz bırakma çabası, unutulmama kaygısının ürünüdür; ama paradoksa bakın ki, iz bırakma kaygısının ürünü ise, unutmaktır; başkalarının izini silmek, kendi izini dikmek, yerleştirmek, başkasını, başkasının izini yerinden etmek, başkasına yer vermemektir.

Bu nedenle, iz bırakma kaygısı, nisyan'dır aslında: Nisyan, isyan'ın dölyatağıdır. İsyan, hep ölü doğumlara gebedir; ölümcül ve öldürücü oluşumlara... Çünkü iz bırakma kaygısı güden kişi, "olduğunu" düşünür; her şeyi kavradığını... Ama yaptığı işin, iz silmek olduğunu göremez: Kalbi değil, kalıbı devrededir artık: Hakikat'in izini silmiş, kendi izini hakikat yerine yerleştirmiş, böylelikle her şeyi "kendi"yle ve "kendinde bitirmiş"tir çünkü.

O yüzden, iz bırakma kaygısı ile hareket eden kişi, her şeyi kendisinin yaptığını düşünür: Sahibi olduğu bilgi, kesbî bilgidir yalnızca.

***

Oysa iz sürme kaygısı, olduğunu değil, henüz olamadığını, olması için bir yola revan olması, bir mesafe katetmesi gerektiğini düşünen, sürekli oluş hâlinde, yolda olan kişinin kaygısıdır.

Oluş hâlinde olan kişi, hiçbir zaman, "olduğunu", her şeyi kavradığını düşünmez: Olgunlaşma çabası ile kemâl merdivenlerini tırmanır birer birer: Kemâl merdivenlerini tırmandıkça, hayreti artar, kalp gözü açılmaya başlar; vehbî bilgi, bilinemezlerin ve görünemezlerin dünyalarında leziz ve doyumsuz bir seyahate çıkarır kişiyi...

***

Nisyan, unutmaksa; isyan da unutmayı unutmaktır. Modernlik, bir nisyan hâlidir: Unutma hâli. Postmodernlikse, isyan hâli: Unutmayı unutmak.

Hakikat, hatırlamak'tır; iz'i hatırlamak, yaratılış'ın izi'ni ve varoluş'un giz'ini. Hatırlamak, insan'dır aslında: İnsan sadece hatırlayan bir varlık değildir; aynı zamanda hatırlatan bir varlıktır: Öyleyse insan, hatırlamak demektir.

İnsan hakikat'tir: Hakk'ın hakikati: Bütün hakikatler insanda dercedilmiş, setredilmiş ve tecellîye hazır hâle getirilmiştir.

***

İnsanın nazarı Hakk'a dönükse, hakikat'e kapı açabilir ve hakikatin kapısını açabilir. İnsanın nazarı Hakk'a nâzırsa ilim kapıları; Hakk'a hâzırsa irfan kapıları, Hakk'a mazharsa hikmet kapıları açılır.

İz, siz'siniz: İzsiz'seniz, o hâlde, izinizi nerede yitirdiğinizi biliniz, bilebilmelisiniz.

14.09.2012 Yeni Şafak
Bu haber toplam 525 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim