• İstanbul 15 °C
  • Ankara 17 °C

EY CAN YAZILARI

M. Ali ABAKAY

“Ey Can!..” Hitabına Sahip İnsanlığa

 

Ey Can!.. Dünya hayatında bize biçilen ömür, yaşam alanımızda ne zaman nihayete erecek? Bunu bilemem.

 

Ey Can!.. Bizim seni sevmemiz, sana muhabbetimiz, seni kardeş bilmemiz, fıtratımızın gereğidir. Teninin rengi, konuştuğun dil, yaşadığın coğrafya, bulunduğun şehir, olduğun mekân buna engel değildir.

 

Ey Can!.. Sual edilse sana, hakkımıza dair, sual edilecek olanlara dair cevabımız bir bir ifade edilmiştir, bilesin.

 

Ey Can!.. Son mektubumuzu okurken, bizi daima hatırla, dualarında eksik etme, hatalarımızı yok say, beşeriz çünkü.

 

Ey Can!.. Biz, sana adressiz mektuplar yazdık, okuman bizi mutlu, mesrur kılar, bilesin.

 

Ey Can!.. Şu gittikçe yaşanması güçleşen dünyada, yarına dair umutların yeşersin gönül bahçende. Biz, ideal insanıyız, günü birlik hayallerin meftunu değiliz.

 

Ey Can!.. Bizi böyle bilmeni isterim, can û gönülden.

 

Sanma aşkı bilmediğimizi, yüreğimizin saklı köşesinde kanayan yaradır, bizim için.

 

Sanma açlığın ne olduğundan habersiziz, aç olanları bildiğimiz için sofradan tok kalktığımız görülmemiştir.

 

Sanma ölümlerin insan üzerine kurulu olduğu demde, acılarından uzak değiliz, matemlerin.

 

Sanma yeryüzünde dertleriyle baş edemeyen insanlardan ırak olduğumuzu. Biz, onların acıları sebebiyle tebessümden uzak durduk.

 

Sanma, hayatımızda zevk û sefa vardır, bunca olumsuzluklar karşısında. Biz, elimizi eteğimizi geçici dünyanın zevklerinden çekeli çok olmuştur.

 

Sanma okumadığımızı, kitaplarla haşır neşir olmadığımızı. Ömür sermayemiz, okumakla geçer yazılanları.

 

Sanma uçan kuşun kanadının kırıklığı bize acı vermez. Gönlümüzden kuş kanadını kıranlardan yana şekvâ sahibiyiz.

 

Sanma hayatın içinde olana-bitene yabancıyız. Olandan bitenden yana haberdar olmamızdır, bizi yazmaya sevk eden.

 

Sanma yazdıklarımızda karamsarlık vardır. Yazdıklarımızla yön vermeye çalışırız, duygu yüklü insanlara. Dervişin zikri, fikrine göre şekillenir.

 

Sanma merhametten uzak kalırız. Merhameti kalplere hapsedilenlerden olduk, uzun zaman. Her sözümüz merhametten yoksun olanlara işarettir, kuşkusuz.

 

Sanma dert ehliyle dertlenmediğimizi. Biz, onların derdini dert bilmişiz, ömrümüzde.

 

Sanma, akan suyun sessinden, şırıltısından bî-gâneyiz. Gözyaşımızı içimize akıttığımız için bu, bilinmez.

 

Sanma toprakta bitenden yana habersiziz. Biz, topraktan geldik, gidişimiz toprağadır.

 

Sanma, yeryüzünde zulmüyle nam salanlara yok sözümüz… Hangi zalim, hayırla anılmıştır, yad edilmiştir, dünden bu güne; nemrutlar, firavunlar, kisralar, şehinşahlar, kaniçiciler, çağdaş ekâbirler.

 

Sanma Afrika’da olan mezalime kulak tıkmışız. O zavallı insanların, masumların beddualarında kahrolacak zamana kurulu sözlerimiz.

Sanma içimizden yükselen sevda ateşinin kül olduğunu. Biz, harı canlandırmak için bir bir düşeriz, toprağa, yeşersin diye hasret çiçekleri.

 

Sanma, maişet derdiyle ömrümüzü geçirdiğimizi. Dünyaya gönderen, kulunu rızkıyla gönderir, buna iman etmişiz.

 

Sanma güzellikleri kirletenlere imrendiğimizi. Kirliliği fıtratında olan çirkinliğini ruhuna yansıtır, aydınlığa, güzele, mükemmelliğe, doğruya daima düşmandır.

 

Sanma şiire sırt çevirdiğimizi. Biz, dualarımızda şiirin ahengini, kafiyesini canlandırmaktan uzak değiliz.

 

Sanma hakikat bahçesinde yetişen güllerin usaresine yabancı kılmışız, benliğimizi. Biz, o gülleri, çiçekleri yetiştiren bahçevanız.

Sanma tarihten yana bilgimiz, kurgulamalarla sınırlıdır. Tarih yazmış ve yazdırmış olanlar, günün vahşetine, insan ölümlerine, tabiatın yok olmasına, yok edilmesine daima karşıdır.

 

Sanma kültürden uzağız. Biz, yaşamını kültürle harman etmiş olanlar, yaşanan kültürel yozlaşmaya karşı dik duruş sergileriz.

Sanma, hayatın içinden geçenlere yabancıyız. Haydan gelen Huy’a gideni bilmediğinden ne ilim tahsil eder ne edeb û irfan bilir.

 

Sanma kalemi rahatça oynattığımızı, Ey Can!.. Yazdıklarımız, senin kendini bulman içindir.

 

Ey Can!.. Yazdıklarımız, burada nihayete ererken, kaçıncı mektup gönderdiğimi unuttum, sana. Beni bağışla.

 

Ey Can!.. Seninle hemhâliz bilesin.

 

Ey Can!.. Seninle yüz yüze görüşmek, varsa kısmette, nasibimiz kalmışsa dünyada neden olmasın.

 

Ey Can!.. Biz, birbirimizi tanımasak da kalplerimiz aynı ideal için çarpar, aynı sevdayla ruhu ser-hoş olmuş kimseleriz, bilesin.

 

Ey Can!.. Geldiğimiz dünyada gidişimiz, geldiğimiz saflıkta, durulukta, temizlikte olsun.

 

Ey Can!.. Bu kardeşine dualarında beni eksik etmemeni dilerim.

 

Ey Can!.. Gönlüm, ruhum, damarlarımda akan kanım, düşündüğüm, hissettiğim daima seninledir, bilesin.

 

Ey Can!.. “Allah’a emanet ol!..” derim. “O, kimsesizlerin kimsesi, garibanların sahibi, çaresizlerin dergâhının ilticagâhıdır. “

 

 

Açıklama: Ey Can Yazıları, 2010’dan bugüne www.tyb.org.tr ‘de zaman zaman yayınlandı. Kitaplaşmak üzere ilâve yazılarla nihayete erecek çalışma için, TYB Yetkililerine müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isteriz. 101 Yazıdan oluşan bu kitap, yayınlandığında eminiz, okuruna ele alınan konularda ufuk açıcı olacaktır. Bu son yazıyla Ey Can Yazıları tamamlanmış bulunmaktadır.  

Bu yazı toplam 959 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim