• İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C

1 Kasım 1928 harf inkılâbı “kara bir gün” dür

Ahmet Doğan İLBEY

“1 Kasım 1928 Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” la Müslüman Türklerin bin yıllık kalp ve dimağını, din ve devletini, kültür ve medeniyetini inşa ve ihya eden Kur’ân harfleri feshedilerek Haçlı dünyasın ait Latin harflerinin kabul edildiği “Kara bir gündür.” Kara bir gün” ifadesini Süleyman Nazif’in 9 Şubat 1919 tarihli Hâdisat gazetesinde yazdığı aynı adı taşıyan yazı başlığından aldığımızı belirtelim.

Harf inkılâbı milletin bin yıllık hafızasını iğdiş etmektir. Kemalist ideolojiye bağlı mankurtlaştırma, yâni yeni sahibine aidiyet için köpekleştirme de denilebilir. Millet ve medeniyet köklerimizle irtibatın kesilmesi üstüne yapılmış dehşetengiz bir inkılâptır.

“Harf inkılâbı bir sıfırlama inkılâbıdır”

Harf inkılâbının zararlarını yarım asırdır yazıp anlatan D. Mehmet Doğan 2 Kasım 2021 tarihinde Tyb.org.tr’de yayınlanan konuşmasında harf inkılâbının “bir sıfırlama inkılâbı olduğunu söylüyor. Ona göre bütün Türk dünyası İstanbul'da Arap alfabesiyle basılan bir gazeteyi, dergiyi, kitabı rahatlıkla okuyor ve anlıyordu. Latin alfabesinde tüm seslerimizin karşılığı yok. Alfabe değişikliği bizde büyük bir kültürel kopuşa yol açtı. Arkasından dil devrimi bu kopuşu daha da ciddi noktalara doğru taşıdı. Bugün eski kültürümüzü anlama konusunda ciddi sıkıntı içindeyiz. Harf inkılâbı ile devam etmekte olan bir medeniyetin bütün yazılı belgeleri okunamaz hale getirildi. Bütün kütüphâneler müzeye dönüştürüldü ve eski harfli eserleri okumak ve yazmak yasaklandı.  O zamana kadar olan kültürel birikiminiz, şiiriniz, edebiyatınız, ortaya koyduğunuz fikriniz, ilminiz ne varsa onlar kütüphânelere hapsedildi. Böylece o medeniyet ile alâkanız, o medeniyetin eserleriyle alâkanız kesilmiş oldu. Bu bir sıfırlama inkılâbı aslında. Okuryazarlığın artışı ile alfabenin birince derecede ilgisi yok. Dünyanın en zor öğrenilen alfabeleri Çinlilerin, Japonların, Korelilerin. Japonların okuma oranları neredeyse yüzde yüzdür. Bu yıllardır öyle, yeni değil. Hem Kuzey, hem Güney Koreliler de öyle, okuma oranları yüzde yüz.

Harf inkılâbıyla Batılılaşacak ve tehlike olmaktan çıkacaktık

Harf inkılâbının millete hayırlı bir iş olmadığını kabul etmeyenler Kemalist Türkçülerdir. Türk milletinin boynuna Latin harfleriyle bir tasma asılmıştı. Böylece millet muhteşem İslâm mâzisini unutacak, “Ben Avrupalıyım” demeye başlayacak ve Batı için tehlike olmaktan çıkacaktık.  Harf inkılâbını vahşetini üstad Necip Fâzıl’dan dinleyelim dinleyelim: “Dünyada bin yıllık tarihi silinen ve o günü bayram olarak kutlayan başka bir millet daha yoktur… (…) İsmine ‘Arap harfleri’ denilen, tam on asır Türk medeniyet kadrosunun ifade unsurunu teşkil etmiş ve on asırlık millî irfanın temeli mevkiinde bulunmuş harfler, hakikatte sadece ve kavmî mânada Arap harfleri midir, yoksa kavim üstü bir mâna ile ‘İslâm harfleri’ mi? bu hususta dinî, tasavvufî, ilmî ve aklî bürhanlar nelerdir? Kavim üstü, küllî bir şümulle bütün mü’min beşeriyete atfedilip edilemeyeceği bir ilim meselesi olan harflere ‘Arap harfi’ ismini vermek mümkün oluyor da, doğrudan doğruya ve münhasıran Lâtinlerin malı olduğu ilmen sabit harflere nasıl ‘Türk harfleri’ denilebiliyor?” (İdeolocya Örgüsü, s.322-323)

“Harf dâvası” nda yüreğimizi bilemek için âmâ üstad Cemil Meriç’i dinleyelim şimdi de: “Düşmanın teslim alamadığı tek kale almıştı: hafıza, yani dil. Bugünü düne bağlayan köprü uçurulmadıkça tarihten kopamazdık… Öyle ki İstiklâl Savaşı'nın muzaffer başkumandanı harfleri değiştirmeğe kalkışınca, bir avuç entelektüelin alkışlarıyla teşci edilir. Arap harflerini müdafaaya yeltenen bir tek hoca çıkar: Yahudi Avram Galanti. Harf devrimi, kütüphaneleri tuğla yığınını çevirir. İrfanımızı düne bağlayan köprüler uçurulmuştur.” (Mağaradakiler)  

Kur’ân harfleri Yunanlılar gibi düşman gösterildi

1928 Yılında Kemalist Cumhuriyetin hempası olan basında Kur’ân harfleri “Yunanlılar gibi düşman” gösterildi. Birer vandal olan harf inkılâbı yandaşları,  dînimiz, dilimiz ve bin yıllık hâfızamız olan elifbaya hayâsızca saldırarak Yunanlıyla aynı gördüler. Harf İnkılâbının gayesi Avrupalılaşmak, yâni kâfirlere benzemekti. Önce harflerden, sonra Kur’ân ve dinden uzaklaştırmak, dolayısıyla Osmanlı Türkçesinden koparmaktı. Harf inkılâbı Müslüman Türkleri kolonileştirme projelerinden biri olup, Türkiye’yi Batı’nın kolonisi yapmak gayesiyle yapılmıştır.

Kemalistler: “Arap harfleri bizi şeriatın külliyatına sürüklüyordu”

Cumhuriyetin karanlık yıllarında elinde Arapça kağıt olanlar hapse atılıyordu. Osmanlı arşivlerinin büyük bir kısmı vagonlarla Bulgaristan'a gönderildiğini kuşlar bile biliyor. Gayelerden biri de Türklerle Arapların dîni bağını koparmaktı. Mustafa Armağan “Satılık İmparatorluk”  adlı kitabında “Mesele okuma yazma kolaylığı değil siz hâlâ anlamadınız mı?” diyerek ağır bir soru soruyor gafillere:  “1933 yılı, Cumhuriyet’in 10. kuruluş yılı. Devlet bir kitap çıkarır. Adı ‘Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne Nasıldı, Nasıl Oldu?’ Kitapta 4 maddede Arap harflerinin neden kaldırıldığı ve Latin harflerinin neden benimsendiği anlatılır: ‘(Arap harfleri) bizi teokrasinin (yâni şeriatın) külliyatına ve fikir yeraltlarına doğru sürüklüyordu. Yabancıların dilimizi öğrenmelerini ve bizi tanımalarını âdeta imkânsız kılıyordu (ekalliyetler (azınlıklar) dâhil. Bizi teokratik külliyatından (dinî eserler) ve fikir yeraltlarından bir darbede ayırmıştır. Geriye doğru uzanan köprüyü dinamitleyip atmıştır. (…) Ekalliyetlerin millet bünyemize girmelerini kolaylaştırmıştır.”

“Gâvurların alfabesi milliyetçi Türklerin alfabesi hâline geldi”

Mustafa Armağan adı geçen kitabında  “Keşke direnebilseydik, dik durabilseydik bu inkılâba karşı” diyor ve harf inkılâbının bir katliam, bir “gâvurlaşma” olduğunu söyleyen Andrew Mango'nun da ifadeleriyle bu derin darbenin içyüzünü ortaya koyuyor: “Dil ile alfabe birbirinden ayrılmazdı: “Türkçe konuşan Karamanlı Rumlar Yunan harfleriyle yazarlar, Ermeni ve Musevîler de kendi alfabelerini kullanırlardı. Latin harflerinin kabulüyle birlikte Türkler, Hıristiyan Batılılarla aynı safa (kampa) konulmuş oldu. Böylece gâvurların alfabesi vatansever, milliyetçi Türklerin alfabesi haline geldi.” 

Bediüzzaman Hazretlerine göre Müslümanların Latin harflerini kullanması bidattır. Harf  inkılâbının yapılış gayesi İslâm medeniyeti ve Osmanlı irfanıyla bağların koparılmasıdır. Cumhuriyet rejimi, milleti plânlı bir şekilde geçmişinden uzaklaştırıp, Batı medeniyetine dâhil etmeye çalışıyor. Harf inkılâbı bu şenî plânın bir parçasıdır.

“Böyle bir felâket hiçbir milletin başına gelmemiştir”

Harf inkılâbı Türklerin İslâm kimliğine karşı bir hamle olduğuna şüphe yok. Âmâ üstad Cemil Meriç’in ifadesiyle harf değişikliğiyle zihnî anarşi başlamıştır ve Cumhuriyetle başlayan kültür çatışmalarının sebeplerinden biridir. “Böyle bir felâket hiçbir milletin başına gelmemiştir. Harfler değişince tam bir anarşi doğdu. Anarşi oradan miras kalmıştır.”

Harf inkılâbı Kemalistlerin hainâne inkılâbıdır

1922’de Azerbaycan’da Latin alfabesinin kabul edilmesinden sonra Türkiye’de de Latin harflerine geçme temayüllerinin dillendirilmeye başlandığı günlerde Kemalist kadronun muhalifi olan Kâzım Karabekir Paşa, Azerbaycan’da Latin harflerinin kabul edilmesinin büyük bir hâtâ olduğunu, “Türk yazısı güçtür, okunmaz" şeklindeki propagandanın yüzyıllardır bizi kemirmek, İslâm âlemini parçalamak isteyen Batı menşeli bir fikir olarak içimize sokulduğunu, oysa Arap harflerinin Türklere mâl’olduğunu söyler. Haklı itirazlara rağmen Kemalistler bu hâinâne inkılâba gizlice hazırlanmaya başlamışlardı.

“Harf inkılâbıyla Batı’ya ön kapıdan girdik” diye seviniyorlar

Gizlilik uzun sürmez. Birkaç yıl sonra harf inkılâbının yapılması aleniyete dökülür. Kemalist Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Biz Latin alfabesiyle Batı câmiasına arka kapılardan değil, ön kapıdan girme imkânını bulabildik” demesi bundandır. M. Kemal’in, Erzurum’da Mazhar Müfit Kansu’ya “Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacak… Latin harfleri kabul edilecektir” diyerek harf inkılâbı için ilk işaretini verdiğini hatırlarsak, Kemalistler Millî Mücadele sırasında takiyye yaparak ve sûret-i haktan görünerek milleti aldatmış olmuyorlar mı? (Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber).

İnönü: “Harf devriminin gayesi dînin etkisini zayıflatmaktı”

Murat Bardakçı’nın 15 Mayıs 2017 tarihli Habertürk gazetesindeki yazısında Kemalizm’in ikinci şefi İnönü’nün  “Hatıralar” kitabından naklettiği bilgiler dehşet vericiydi. İsmet İnönü bin yıllık hâfızamızın tasfiyesini o kadar rahat anlatıyor ki:  “...Harf inkılâbı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. ...harf inkılâbının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. Arap kültürünün ve Arap dilinin tesiri hakkında yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. (…) Osmanlılar devrinde, edebiyat vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı Arap dili üzerinde işlemek hevesi millî kültürü zayıflatmıştır. Bizim devrimizde Latin harflerine geçmek Türk dilini ve milli kültürü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur.”

Bu nasıl bir inkılâp ki,  Müslüman bir toplumu, Hıristiyan bir toplumdan ayıran değerleri ortadan kaldırıyor. Lanetli harf inkılâbının cellâtlarından Ahmet Cevat Emre’nin “Arap yazısıyla Batı kültürünü benimsemek imkânsızdı” fikrini bugün Kemalist CHP zihniyeti sürdürüyor. Harf inkılâbına “Okuma yazmayı kolaylaştırmak ve Avrupa gibi gelişmektir…” şeklinde gerekçe arayan gâfiller hâlâ aramızda aynı şeyleri söylemeye devam ediyorlar. Oysa gaye pozitivist-seküler Batı medeniyetine geçmek, Osmanlı’yı, İslâm’ı ve Kur’ân’ı temsil eden elifbayı milletin hâfızasından silmekti.

“M. Kemal’le Latin harflerinin şerefine kadeh kaldırmıştık”

Harf inkılâbıyla bin yıllık Kur’ân harflerini zorbalıkla yürürlükten kaldıran Kemalistler, İsrail kavminin Latin harflerini bildiği halde iki bin yıl önceki ölü İbranî alfabesini dirilttiklerini görmezden gelirler. İbranî alfabesi taraftarı Yahudilerce telin edilen Latin harflerinin savunucusu İthamar Ben-Avi adlı bir Yahudi’nin “Bu fikri ben M. Kemal’den almadım, aksine onun ilham kaynağı benim. 1911’de Kudüs’e geldiğinde Osmanlı’nın geleceğinin Latin harflerinde yattığını anlatmıştım, o da ikna olmuştu. Hattâ ‘Latin harflerinin şerefine’ diye beraber kadeh kaldırmıştık!” sözlerini nasıl anlamalıyız? (Satılık İmparatorluk, M. Armağan)

Bir İranlı kendi harfleriyle Ömer Hayyam’ın rübâîlerini anlayarak okuyorsa, bir İngiliz kendi harfleriyle Şekspir’i vecd ile okuyup kendinden geçiyorsa, biz Elifbamızla bin yıllık irfanımızı okuyarak niye vecde geçmeyelim. Türk milletine bu zulüm reva mıdır?(ilbeyali@hotmail.com)

                   

Bu yazı toplam 1597 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim