Kim ne derse desin Türkiye, “stratejik sığlık”la malül, “yanlış hesabın Bağdat’tan döndüğü/döneceği” günleri yaşamaktadır. Uygun sosyo-ekonomik, dini ve siyasal zemin oluşturularak yaratılan IŞİD canavarının yaktığı “ateş” üzerinden Türkiye, 1 Mart 2003 tezkeresinin bir rövanşı haline getirilen 2 Ekim 2014 tezkeresi dansı ile büyük bir “girdap”ın içine çekilmektedir. IŞİD gerekçe gösterilerek meclisten geçirilen tezkerenin amacının Esad’ı devirmek olduğu artık ayan beyan ortaya çıkmıştır. En son CNN Int’dan Amanpour’a verdiği mülakatta, başbakan Davutoğlu, “Sadece Kobani değil, tüm Suriye’ye dönük bir askeri harekat içinde olunması ve Esad’ı devirmek iradesi olmadığı sürece Türk askerinin Suriye’ye girmeyeceğini” açıklaması bunun göstergesi değilse nedir? Başka bir deyişle, İngiliz aklı ile malül ABD’nin ikinci kez “gazına gelmek” durumunda kalan Türkiye, Esad’ı devirmek “saplantısı”ndan kurtulamayarak “çözüm süreci”ni dahi çıkmaza sokacak tezkere “dansı”yla bölgede bir hesap içine girmektedir. Hatta bunun için stratejik önemi olmayan Süleyman Şah Türbesi’ne yapılabilecek bir saldırı dahi belirli hesaplar adına adeta kullanılmak istenmektedir.
Yazının devamı için: http://www.milatgazetesi.com/ISID-Atesi-ve-Tezkere-Dansinda-Bogulan-Turkiye/62414#.VDY-7_l_tyQ































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.