• İstanbul 19 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 23 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 25 °C
  • Bolu 16 °C
  • Bursa 18 °C

Adem Çaylak'tan: Tören ve Protokol Toplumu (12.05.2014)

Adem Çaylak'tan: Tören ve Protokol Toplumu (12.05.2014)
Tek-İlah’lı kavimlerin zamanla bozulması sonucu ortaya çıkan politeist (çok-tanrıcılık) topluluklarda bir tür klan ve kabile dini haline gelen Totemizm’de, kutsal sayılan belirli hayvan ve bitki totemleri (kabile dilinde totem, nişan ve alamet anlamına ge

Aslına bakılırsa, totemsel törenler ve törenler etrafında oluşturulan protokoller, ilk kültür ve medeniyetlerden günümüzün çağdaş toplumlarına kadar, pek çok toplumda etkisini gösteren ve ağırlığı olan uygulamalardır. İnsanlığın ilk toplumsal ve siyasal örgütlenmelerden (klan, kabile, polis, kent-devleti, imparatorluk, merkezi krallık vd) devlet ya da ulus-devlet tipi toplumsal ve siyasal örgütlenmeye geçişle birlikte, “modern totemsel törenler ile protokollerin”, devlet imgesi etrafında gerçekleştirildiği ve adeta ilk dönemlerin kutsal sayılan bitki ve havyan totemlerinin yerini, “devlet ya da kurum totemi”nin aldığı ve bu çerçevede “devlet ve kurum totemi”ni temsil eden “devletlu”ların, protokolde ön saflarda yer aldığı “modern totemsel törenler” icra edilmeye başlanmıştır.  

Kurumsallaşmanın tam anlamıyla yerleşmediği, sistemin daha çok “kişisellik” ve “ahbap çavuşluk” üzerinden yürüdüğü Türkiye gibi toplumlarda, özellikle bürokrasi ve siyasette artık bıktırıcı bir “fetiş” haline getirilen “modern totemsel törenlerin” ağırlığı ve söz konusu törenlerde uygulanan “aşırı protokol” (önde gelen popolar) uygulaması, toplantıların ruhunun, biçimsel kurallara (totemsel uygulamalar) heba edilmesi sonucunu doğurmakla kalmıyor, elbette hiç kimsenin içinden geçmemekle birlikte, neredeyse, “insanın insana kulluğuna” dönüşme tehlikesi içeren zihniyet dönüşümü ve pratikleri beraberinde getirmektedir.  

Türkiye’de bürokrasi ve siyaset mekanizmasında yapılan toplantıları, hepten fetişleştirip totemsel hale getiren eğilmeler, aşırı ön iliklemeler, ayağa kalkmalar, salona giren baş protokol geldiğinde ya da konuşma yerine geçerken protokolde bulunanların hep birden önlerini ilikleyerek ve eğilerek ayağa kalkmaları türünden uygulamalar bir yana, çoğu kültürel, sanatsal ve ilmi toplantılarda da aynı seremonilerin icra edilmesi (kurumun ya da etkinliğin en üst amirinin salona girmesinde ayağa kalkılması, aşırı ön ilikleme ve eğilmelerin yapılması, en üst amirin konuşma kürsüsüne geçerken özellikle yanında bulunan protokol üyelerinin eğilerek ayağa kalkması, önlerini iliklemesi vb pratikler) artık modern totemsel törenlerin, bilim, san’at ve kültür gibi doğası gereği sivil olması gereken toplantı ve organizasyonları hepten bağlamından çıkarmakta ve izlenemez hale getirmektedir. İlim, sanat ve kültürel toplantılar, “devletlu” ya da “en üst amirin” gövde gösterisi yaptığı, koca koca ilim, san’at ve kültür insanlarının konuşmasına başlarken “sayın ya da saygıdeğer” demek zorunda kaldığı mekanlar olmaktan çıkarılmalı ve hakiki bağlamına oturtulmalıdır.

Türkiye’nin modern totemsel törenlerinde en çok rahatsızlık uyandıran uygulamalardan birisi de, protokolde olanların hiyerarşik durumuna göre, konuşmaya başlayan her kişinin, “sayınlama tekerlemesi”ne girişmek zorunda kalmasıdır. Sayın bakanım, sayın valim, sayın belediye başkanım, sayın garnizon komutanım, sayın rektörüm, sayın…., sayın…, diyerek devam eden “sayın(k)lamalar!”ın her konuşmaya başlayan tarafından tekrar edilmesi, tam anlamıyla bir tür “totemsel komedi” haline gelmiştir.

İlginç olan bürokrasi, siyaset, akademi ve sivil toplum içinde öyle bir mekanizma öyle bir görünmez bir el var ki, bu tür totemsel seremoniler, sayınlar ve protokol kuralları yapılmadığında ya da altta bulunanlar protokol kurallarına riayet etmediklerinde büyük kusur işledikleri (haşa günah!), tasfiye edilecekleri, cezalandırılacakları ya da topluluk dışına itileceklerini düşünmekte ve kimi zaman da gerçekten bu türden yaptırımla karşılaşabilmektedir. Öte yandan bu tür törenler ve uygulanan aşırı protokol kuralları, birilerinin üst basamaklara çıkışını kolaylaştıran “totemsel yağdanlıklara” da dönüşmektedir.

Törenizm ve protokolizmi bu kadar putlaştıran Türkiye toplumu, baştan aşağı, yani devletten STK’lara kadar, bürokrasiden cemaatlere kadar neredeyse tamamına yakın resmi ve sivil kurum ve kuruluşlarda, tam anlamıyla totemsel törenlere boğulmuş ve protokol toplumu haline gelmiştir. Emretme ve itaat etme ilişkisinin “değer” ve “ilke”ler üzerinden ortaya çıkan “sorgulayıcı biat”e dayalı olmayıp daha çok “hikmet-i kendinden” ya da “oturduğu koltuktan” ibaret olan “kişisellik”e dayalı Türkiye toplumunda, bu türden uygulamaların normalleşmesini beklemek hayli zaman alacak (!) ve kanımca bu gidişle hepten zıvanadan çıkacaktır. Müslümanlardan müteşekkil Ak Parti iktidarının yön verdiği ya da hepten güçlendiği bu olumsuz pratiği ortadan kaldırmak için İslam Peygamberi’nin kutsallık ve resmiyetten arınmış sivil ve insani uygulamaları, bizim için güzel bir örneklik iken, Müslümanların “modern totemsel puthaneye” ateş taşımaları, Kemalist sistemin ateşinde kavrulduklarının emaresi değilse nedir? Peygamber Hz. Muhammed’e ait bir hadiste şu minvalde bir sözün geçmesi ne demek istediğimiz gayet özetlemektedir: “Bir kimse (kapıdan) girdiğinde içeride oturanların, kendisi için ayağa kalkmasından hoşlanıyorsa [kibrinden] cehennem ateşinde yerini hazırlasın”.

12.05.2014 Milat Gazetesi

Bu haber toplam 536 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim