TYB İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen program, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Açılış ve selamlama konuşmalarını Yazarın eşi Sadiye Seyhan, Talebesi Şair Kadir Ünal ve TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı yaptı.
“Recep Seyhan, edebiyatın gücüne inanan bir insandı”
TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, konuşmasında Recep Seyhan’ın Türk edebiyatı içindeki yerini ve genç kuşaklar üzerindeki etkisini vurguladı.
Bıyıklı, “Edebiyat neşesini her daim üzerinde taşıyan Recep Seyhan, kalemiyle olduğu kadar şahsiyetiyle de genç kuşaklara örnek olmuş bir isimdir.
Onun hikâyeleri, insanın iç dünyasına, vicdanına ve hakikat arayışına ayna tutar. Klasiklerle çağdaş insan arasındaki köprüleri kurabilen ender yazarlardandır. Eserleriyle bize sadece hikâye anlatmaz; bizi kendimizle yüzleştirir, içimize bakmamızı sağlar.
O edebiyatın gücüne inandığı için son nefesine kadar okumak ve yazmaktan vazgeçmedi. Edebiyat yapma gibi hastalıklı bir bakış açsının olduğu toplumda inadına edebiyat diyenlerden oldu. TYB İstanbul olarak, Recep Seyhan gibi kalemlerin hatırasını yaşatmak bizim kültürel vazifemizdir.” ifadelerini kullandı.
“Unutulmadıkça yaşamaya devam eder”
Programda konuşan Prof. Dr. Şaban Sağlık, düşünce adamı Nurettin Topçu’nun “İnsanlar ölünce unutulmazlar; unutulunca ölürler.” sözünü hatırlatarak, Recep Seyhan’ın fikirleri, eserleri ve yetiştirdiği öğrencilerle yaşamaya devam ettiğini dile getirdi.
Anma programında ayrıca, yazarın bir hikâyesinden uyarlanan “Sariç” adlı kısa film gösterildi. Gösterimin ardından Prof. Dr. Dursun Ali Tökel ve Yazar Şadi Oğuzhan, Seyhan’ın edebiyat dünyasındaki yeri ve bıraktığı izler üzerine değerlendirmelerde bulundu.
“Edebiyat, insanın aynasıdır”
Konuşmasında edebiyatın insanın aynası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dursun Ali Tökel, şu ifadeleri paylaştı:
“Cemil Meriç, Mağaradakiler kitabının başında Horatius’un ünlü Hicivler’inden bir alıntı yapar:
‘Quid rides? De te fabula narratur’ — Ne gülüyorsun? Anlattığım senin hikâyen!
Hikâye yazarı diyor ki: Bu yazar Mevlâna olsun, Shakespeare olsun, Yunus Emre, Şeyh Gâlib, Dostoyevski, Tarık Buğra, Mustafa Kutlu ya da bu yazıda Recep Seyhan olsun…
Anlattığım sensin, senin hikâyeni anlatıyorum. Elimde tuttuğum ayna sana tuttuğum aynadır; hikâyeyi beğenmiyorsan soruyorum: Aynayı mı beğenmedin, yoksa aynada gördüğün yüzü mü?”
Tökel, konuşmasının devamında Recep Seyhan’ı “duyguların yeraltı dünyasına inen bir sanatçı” olarak nitelendirerek şunları söyledi: “Recep Seyhan, Stefan Zweig’in Dostoyevski için kullandığı ‘duyguların yeraltı dünyasına inen adam’ sözlerini alıntılamış.
Demek ki gerçek sanatçılar, duyguların yeraltı dünyasına yolculuk yapan insanlardır.
Bu yeraltı dünyasının dibi var mıdır acaba? Sanmıyorum; böyle bir dip bulunsaydı, insanın da gizemi çözülmüş olurdu.
İnsan hâlen bir sırlar okyanusudur. O hâlde ne kadar sanatçı varsa, o kadar da farklı yolculuk vardır; elbette herkes aynı derinliğe inemez.”
“Seyhan, insanı anlama yolculuğunun yazarıydı”
Tökel, konuşmasının sonunda Recep Seyhan’ın insanı anlama gayretine değinerek şunları kaydetti:
“Recep Seyhan’ın inmiş olduğu derinliklerden insanı anlamaya dair inciler derlemeye çalıştım.
Ancak bizler, sanatçıların indiği o sonsuz enginliğe mutlak şekilde erişemeyiz.
Onun, insanı anlama, keşfetme ve anlatma adına hikmetin uçsuz bucaksız deryasından devşirdiği hakikatleri anlayacak o büyük yorumcuya denk gelmesini kalben temenni ediyorum.”
Ödüller sahiplerine verildi!
Program kapsamında Taşova Dernekler Federasyonu’nun katkılarıyla düzenlenen Recep Seyhan Hikaye yarışmasının ödülleri sahiplerine takdim edildi. Federasyon Başkanı Ahmet Usta ödül takdiminde yaptığı konuşmada bu geleneği sürdüreceklerini yazarın eserlerine ve edebi mirasına sahip çıkacaklarını belirtti.
Çok sayıda yazar akademisyen ve sanatçının iştirak ettiği programın sonunda TYB tarafından misafirlere yemek ikram edildi.

































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.