Bakarken, hani sevimli bir cinin insanın hücrelerine işleyen bir bakışı var… Cinlik ve hinlikten uzak derinlemesine bir bakış…
Nebi ve Nabi Hazretlerinin şefaatine nail olması umulur…
Urfa’dan başka kuş tanımasa da, her kadim şehre, kimliği olan her kente içten içe muhabbet duyanlardan…
Sürgün yemişliğini ve linçe maruz kalmışlığını olgunluğa tebdil edenlerden…
Ceketinin iç cebinde gizliden gizliye “isot” taşıdığı rivayet edilir; dilinin yaka cebinde “şive”si yaka mendili gibi aşikârdır.
Damağı da dimağı da acıya dayanıklıdır.
“Feodalite” şiiri Güneydoğu ağalarının topuğuna sıkılmış kurşundur; en usta cerrahların bile çıkarması mümkün değildir.
Bahçesinde köpek beslemeyi düşünmemiştir. Bahçesinde köpek besleyenlerin kaybetme korkusuna gülüşü alaycıdır.
Çayı demli ve az şekerli içer; sözü demli ve çok şekerli söyler.
Hikmetli söz söyleyenin kapısında kul olmaya mütemayil bir fıtratı vardır.
Kıssa ve hisse adamıdır. Teferruatı muhabbete yufka ekmek yapar.
Aklını çok okuyarak terletenlerdendir. Sıcak terler. Sıcak terlemesi de Urfalılığına dâhildir.
Mehmet Kurtoğlu bu, kardeşimiz…
Bir düzine yazılmış Urfa kitabının, düzinelerce yazılacak Urfa kitabının sahibi…
Şehrinin yazılmakla ve söylenmekle tükenmeyeceğine iman edenlerden…
Hazreti İbrahim’in duasını aldığından ateşe düşse yüzü yanmaz.
Şairliği Urfa sevgisinin gölgesinde kalmıştır.
Yüzü bir İbrahim bağlısının, Peygamber ateşe atıldığında çok korkmuş, ateşten çıkarken sevinçten çığlık atmış yüzüdür.
Taşı görünce “salli” ve “barik” dualarını okur.
Böyle biliriz.
Mehmet Aycı yazdı
www.dunyabizim.com































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.