• İstanbul 19 °C
  • Ankara 19 °C

Altan Çetin: Medeniyetçi ölçü perspektifi yahut doğrunun güzel iyiliği

Altan Çetin: Medeniyetçi ölçü perspektifi yahut doğrunun güzel iyiliği
İnsanın medeniyet yolculuğu uzun, inişli çıkışlı ve geçmişten güne ve geleceğe doğru ilerleyen lakin döngüsel anlam içerikleri ile mânâ ve biçim oluşturan bir yapı gösterir.

Bu noktada hayata ve tarihe baktığımızda günden geçmişe büyük bir tecrübe karşımızda durarak bize, kendözümüzü ve halimizi anlatır. Tarihin övünçleri ve göz yaşları her daim buna dair bize malumat ve ikaz yollayarak geleceğin nasılına dair aslında bugünümüzü okumamızı sağlar. Her halükârda insan bir büyük yükü sırtlanmış son derece zayıf ama bir o kadar da güçlü olmaya istidatlı bir varlıktır. Biyolojik zaafları onu her daim yorarken ruhi gücü onu çok yüksek yerlere taşıyabilir. Farabi atam nazarıyla bakarsak insan erdemli şehirler kurabildiği gibi cahil şehirler de var edebiliyor. Bunların her birisi insana ait ve ona dair yani bizim halimizim suretleri değil midir? Bize kendimizi anlatır. İşte bu yöntem aklıyla baktığımızda medeniyetçi zekâmız, aklımız ve zihniyetimiz kendisine yolda bir takım ikaz tabelaları asarken bazı ölçüler ile ilkeler ortaya koyarak hayatın içinde kendisine düzen kurar.

İnsan düşünen varlık olarak çok boyutlu etkilerin gölgesinde kendisi olur. İçerideki ve hariçteki tüm yankılar insanın geldiği sonsuzdan gideceği sonsuza doğru arada onu etkiler. İşte medeniyet bilgelik ilkesi ile kendisini ortaya koyarken insanlık kavramı Yusuf atam kavlince zuhur eder. İyi, doğru ve güzel, bu çerçevede var ettiği çok önemli kavramlardır. Bilinen hayatımız ve tarihimizde belki de insanlığın dil üzerinden keşfettiği en önemli şeylerden birisi bu üçlünün varlığıdır. Bugün yeryüzünde dolaşırsak bunlara karşı olan birisine teorik bazda rastlamak zordur. Hikâyeler, romanlar ve şiirler hep bu çerçevede   bir şeylerin varlığını anar, arar ya da arzular. Acılar hep bu yoksunluk üzerinden ortaya çıkar. Bunlar sanki bilgelerin hayatından hayatımıza akar ya da çekilir gider. Baharlı zamanlar gibi kurak vakitler de bu çerçevede yaşanır. İyi de bu bilgelik insan dışı bir şey midir? Öyleyse ona ulaşmak normal şartlarda olağan bir şey değilse bilgelik de medeniyetçi bir çerçeve için zorlu bir şey haline gelmez mi? O halde iyi, doğru ve güzel, hayat ilkesi değil seçilmiş birilerinin tekeli midir? Elbette değildir. Bilgeliğin sadelik ve sıradanlık dünyasında görülen hikâyesi de bize hep bunu anlatır. İnsan mükellef olduğu şeyi müdrik oldukça bilgelik onu ihya etmeye başladıkça, kendözünü temessül ettikçe varlık içinde meknuz olan ile temasa başlıyor.

Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/medeniyetci-olcu-perspektifi-yahut-dogrunun-guzel-iyiligi-2545/

Bu haber toplam 134 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim