• İstanbul 22 °C
  • Ankara 27 °C

“Ata gazeteler” cumhuriyeti!

D. Mehmet DOĞAN

Bir baba gazeteler var, bir de “ata”!

Bugünkü mevzumuz “ata” gazeteler.

Bunları 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim günleri, hatta o günlerden üç-beş gün önce görmek beni kahkahaya boğar. Bu sevinilecek günleri böylece neşelenerek geçiririm. İsimlerini vermeye gerek yok, herkesin malûmu. Bunlardan yeni olanı, mizahı daha ölçüsüz kullanıyor. Eskisi daha temkinli, ne de olsa “deneyim”li!

Yenisi kendini cumhuriyetin sözcüsü olarak ilan ediyor, eskisi ise kendisi!

Cumhuriyet’in sözcüsü geçen sene Atatürk’ün cumhuriyeti halka danışarak kurduğunu yazdı, bazı yamama resimler de kullanarak.

Nasıl kahkahalara boğulduğumu anlatamam. Eğer bu manşete gülmemişseniz, hiçbir manşet sizi etkilemiyor demektir!

Oysa Mustafa Kemal Paşa hem de Nutuk’da alenen söylüyor: “En yakın arkadaşlarıma bile danışmaya ihtiyaç duymadım!”

Nutuk böyle yazıyor, bunlarsa haybeden nutuk atıyor!

Bu nutuk atma mevzuu, Erzurum’un en namlı kasabası Hasankale ile ilgili bir fıkrada yerli yerine konulmuştur.

Daha Millî Mücadele’nin üzerinden fazla zaman geçmemiş, canlı şahidler var. Hasankale’nin kurtuluş günü, belediye reisi konuşuyor: “Baktım Uruslar anacımdan geliir. Hemen lüverimi çektim, bir atışta üçünü yere serdim. Mermiler bitti, aldım palayı daldım Urus’a…”

Behile isimli yaşlıca bir kadıncağız da başkanı bir kenardan dinliyormuş. Bakmış reis habire atıp tutuyor, söylediklerinin hepsi yalan yanlış. Sonunda dayanamamış “reis sen ne diyirsen, bir kere Urus oradan gelmedi, sonra sen daha ufak idin.”

Belediye başkanı sinirlenmiş: “Halt etme Behile, bu bir nutuktur!”

Daha önce yazdık: Cumhuriyet darbe şeklinde ilân edildi!

Öyle ki, Millî Mücadele’nin önde gelen kahramanları (Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy başta olmak üzere) haberdar edilmemiştir. Kâzım Paşa 1. Ordu müfettişidir, vazife icabı Trabzon’dadır. Gece vakti toplar atılır. Sebebini sorar, Cumhuriyetin ilanını o şekilde öğrenir!

Hep denilir ya: TBMM Cumhuriyeti oy birliği ile ilan etti!

Meclis’te 158 milletvekili vardır, toplamın yarısından birkaç fazla. Ankara dışındakiler böyle olağanüstü bir hadise için davet edilmemiştir, Ankara’daki milletvekillerinden katılması uygun bulunmayanlarının evlerinin önüne polis dikilmiştir!

Cumhuriyet’in bu şekilde ilânı ne anlama gelir?

“Bu cumhuriyet demokratik bir cumhuriyet olmayacak!”

Şimdi bize tek parti dönemini övenler sanki o zaman fikir hürriyeti, basın hürriyeti varmış gibi caka satıyorlar. Türkiye tarihinin en baskıcı dönemi, ilk cumhuriyet dönemiydi desek, hata etmiş olmayız.

Evet seçim vardı! Şef 1923’ten beri milletvekillerini bizzat seçiyor, milletvekilleri de onu seçiyordu!

O zamanın meşhur gazetecisi Hüseyin Cahid Cumhuriyet’in ilanı ile ilgili Anayasa değişikliği tasarısının Fırka (Parti) grubuna bile getirilmeden birkaç saat içerisinde kanunlaştırılmasını eleştirirken haklıydı. Bütün yetkilerin bir kişinin elinde toplanmasına da karşı çıkıyordu. Cumhuriyet “alkış ile, dua ile, şenlik ve şehriayin” ile yaşayamaz, ancak doğru idare ile yaşayabilirdi. Cumhuriyet bir tılsım (sihir) olmadığı gibi Millet Meclisi’ne de bir tılsım yapılmamıştı. Meselelere çare bulacak olanlar insanlardı. Asıl mesele, Cumhuriyetin idare şekli ile birlikte zihniyet değişikliği getirip getirmediği ve vekillere devlet adamı kafasını hediye edip etmediği idi. Cumhuriyet en iyi idare şekli idi, fakat bu kelime putlaştırılmamalıydı.

Ata gazeteler, cumhuriyet gerçeği üzerinde hiç durmazlar. Uygulamada neler olup bittiğini görmezden gelirler. Atatürk üzerinden efsaneler, masallar uydururlar; palavralar atarlar. Son birkaç ay içinde öyle sapır saçma Atatürk masalları uydurdular ki…Mesela biri, Atatürk’ün Çin’e aşı yardımı yüzünden salgın dolayısıyla 90 sene sonra Çin’den alınan tıbbi malzemenin bedavaya geldiği, Nahcivan’la, Azerbaycan’la kara bağlantısını sağlamak için cebinden para verip İran’dan toprak satın aldığı ve hatta en doğuda ilk ezanın okunması için Japonya’ya cami yaptırdığı…

Bu yalanlarla mücadele için koca bir teşkilat kurmak lâzım!

Bu birkaç gün bu gazetelerin takipçileri “yalan da olsa söyle tatar ağası” faslından istifade ile senelik mutluluk istihkaklarını alıyorlar.

Ata gazetelerin bir kısaltması olsa, elbette “Ata-gaz” olurdu.

Verin bakalım gazı!

Bu yazı toplam 257 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim