8-9 Kasım tarihlerindeki Bursa gezisinde birlikte olduk Alberto Manguel'le. Tarihî Bursa sokaklarında, Ulu Cami'de, Aynalı Çarşı'da 'Ohh… This is wonderful! (Ohh… Bu harika!) ' nidalarıyla dolaşıyoruz beraber. Öğleden sonra, istirahate çekilmeden önce sohbet etme fırsatı buluyoruz Manguel'le. İşte bu açık sözlü, daima gülümseyen ve hiçbir teklifi geri çevirmeyen nazik yazarla sohbetimizden siz okuyucularımızın payına düşenler. (Unutmadan söyleyelim: Manguel'in 'Beş Şehir' macerasının takipçisi olacağız ve kitabın yazım sürecini de paylaşacağız.)
Tanpınar'la nasıl tanıştınız?
Tanpınar'ı Fransızcada yayınlayan yayınevinin editörü bana Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün bir şaheser olduğunu söyledi ve 'Bu romanı muhakkak okumalısın' dedi.
Okuduktan sonraki kanaatiniz ne oldu?
Kitabı bitirdikten sonra hayatım boyunca Tanpınar gibi bir yazarı duymadığıma inanamadım. Bu kadar büyük bir yazar olmasına rağmen ondan habersiz olmama çok şaşırdım.
Çevrenizde haberdar olan var mıydı peki, onlara sordunuz mu?
Hayır, maalesef bilen yoktu. Çok okuyan insanlardan bile adını duymamıştım daha önce.
Edebiyat evreniniz de Tanpınar'ın yeri nedir?
Bernard Shaw gibi bir seviyede duruyor benim için Tanpınar. Pek çok başka yazar var. Tanpınar'ın beni etkileyen bir özelliği her kitabında başka bir şekilde yazıyor olması. Benim hep söylediğim bir şey var: Tanpınar'ı okumak bir yazarı okumak değil, bir kütüphaneyi okumak gibi benim için. Yani Tanpınar tek bir kitap değil, muazzam bir kütüphanedir.
20. ASRIN KLASİĞİ
Tanpınar'ın en severek okuduğunuz eseri hangisi?
Tabii ki Saatleri Ayarlama Enstitüsü. Ben 20. yüzyılın en büyük klasiklerinden biri olduğunu düşünüyorum bu kitabın.
Tanpınar'ın size hatırlattığı herhangi bir yazar/lar var mı?
Biraz da Kafka havası var onda. Mesela Kafka'nın anlattığı bürokrasinin absürtlüğü aslında her yerde var ve her şeyin üstünde Tanrı en büyük bürokrat.
Tanpınar'ın mizah dünyasında da bürokrasinin önemli bir yer tutuyor…
Evet, ama Tanpınar'da bürokrasi bu dünyaya ait ve bunu kendimiz oluşturuyoruz. Charlie Chaplin gibi 20. yüzyılın başlarında yapılan komedi filmlerini hatırlatıyor bana Tanpınar'ın mizahı. Tanpınar bu filmlerle ilgili ne düşünüyordu bilmiyorum ama bana bu hissiyatı veriyor. Tabii yazarların üzerindeki etkileşimler her zaman bir gizem olmuştur.
Hangi eserini beyaz perdede görmek istersiniz?
Saatleri Ayarlama Enstitüsü herhalde muhteşem olurdu diye düşünüyorum. Çok sinematografik bir yazar. Barton Fink olabilir eşdeğeri herhalde.
EN ÇOK ERZURUM'DAN ETKİLENDİM
Bu proje size teklif edildiğinde ne hissettiniz?
Bir karıncaya Everest'e tırmanmasını söylediklerinde oluşan hissi tahmin edebilirsiniz sanırım. Benimki de tastamam böyle bir duyguydu. Hem Tanpınar'ın bir yazar olarak öneminden dolayı hem de Türkiye'ye ve Türk olan her şeye cehaletim yüzünden kabul ettim bu projeyi ve başladım.
Tanpınar'ın Beş Şehir'inde sizi en çok hangi bölüm etkiledi?
Tanpınar'ın bu beş şehirle olan ilişkisi çok ilginç ve her durum için çok farklı. Beni en çok etkileyen Erzurum'la olan ilişkisiydi.
Niçin?
Çünkü Tanpınar Erzurum'u üç defa ziyaret ediyor. İlkinde bir çocuk olarak daha sonra bir öğretmen olarak daha sonra da yaşlı bir adam olarak. İlk gittiğinde çok canlı bir şehir buluyor, ikinci gittiğinde yıkılmış, mahvolmuş bir şehir buluyor ve üçüncü yani daha yaşlı bir zamanında gittiğinde küllerinden yeniden doğan, toparlanan bir şehir buluyor.
Adeta kendi hayatını takip eder gibi…
Evet. Kesinlikle. Oraya farklı yaşlarda gitti, Erzurum için de farklı dönemlerdi o zamanlar. Ölümün sonda değil de ortada gelmesi ilginç. Erzurum'a ikinci gidişinde şehirde ölüm görüyor çünkü ve Tanpınar bunu Erzurum'un müziği ile kıyaslıyor.
Bu size ne hissettirdi?
Yazının devamı için:http://yenisafak.com.tr/pazar-haber/bes-sehiri-bir-de-manguelden-oku-17.11.2013-582930?ref=manset-8































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.