Severek okunan yazarların ruhlarını besledikleri her şey aslında bir yol göstericilik görevini de üstlenmekte. Okudukları kitaplar, dinledikleri müzikler, izledikleri filmler, gezip gördükleri yerler okuyucu nezdinde bir
çeşit rehberdir. Yazarın kitaplarını okurken aynı zamanda yazılanlara da böylelikle şahit olarak görür okuyucu kendini.
Cihan Aktaş’ın dinlediği müzikleri, gönlüne dokunan resimleri okudukça onun yazdığı her cümlenin altını daha net doldurabiliyorum. Şimdi de onun hatırladığı filmler ile beyaz bir perdeye derin anlamlar yüklemek gibi bir görsel şölenin ortasında buldum kendimi.
Elbette bu ilk değildi. Aktaş’ın “Şark’ın Şiiri- İran Sineması” kitabı edebiyat ve sinema dünyası için eşsiz bir eser olma özelliğini hâlâ koruyor. İlk baskısı 1998’de yapılan bu kitabın, İran sinemasının ülkemizde daha yakından tanınması anlamında en önemli kaynaklardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Sinemaya olan ilgisini şu cümlelerle ifade ediyor Cihan Aktaş: “Mimari ile yapmayı sürdüremeyeceğime inandığım bir tamamlamayı kelimelerle sürdürmeyi umarken, sinemadan beslenmeyi ihmal etmemeye çalışıyorum şimdi. Seyirciliğim bu anlamda seçici ve son yıllarda biraz da disiplinle gerçekleşiyor, vakit gittikçe daha bir darlaşıyor gibi geldiği için. Vakit daralırken küçülmüyor boşluk, bit telaşla esnemeye zorlanırken beslendiğim kaynaklarla ilişkimin niceliği kadar öncelemem gereken hikâyenin niteliği konusunda da uyarılar göndermeye devam ediyor.”
Devamı: https://www.dunyabizim.com/cihan-aktas-in-hatirladigi-filmler-gecidi-makale,1662.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.