Musikiyi, dînî ve yahut lâdînî diye ayırmanın pek mümkün bir şey olduğuna inanmıyorum. Zira dinden uzaklık arizî bir durumdur. Bu sebepten dinden uzak bir bağırtılar, gürültüler, tıngırtılar silsilesi olan şey'e zaten musiki demiyoruz. Sanatı var kılan, cemâlle olan ilişkisidir. Cemâl ise, Allah'tır, Allah'tadır, Allah'tandır.
Büyük sanat eserleri hazinesi olan Türk musikısinin üstadlarından biri olan Cüneyd Kosal, yaptıklarıyla sanatın cemâlle bağını bir kez daha hatırlatan büyük bir bestekar. 1931 yılında Kasım ayının 3. günü İstanbul'un manevi iklimlerinden biri olan Sultanahmed'de dünyaya gelir. Dünyaya gözlerini açtığı Akbıyık Mahallesinde daha önce de Dede Efendi yaşamıştır ve Kosal'ın evi de hemen o civardadır. Sanatçının, Dede Efendi'nin de yaşadığı bu mahalleden aldığı manevi hava, yıllar sonra yapacağı bestelerde de kendini hissettirecektir.
Musikişinaş bir ressamın oğlu
Babası bir din adamı, sesi hayranlık uyandıran bir hafız, aynı zamanda şair ve hattat olan Cüneyd Kosal'ın validesi Sacide hanım ud ve keman dersi almış, sesinin güzelliği ile bir süre konservatuvara devam etmiş, fakat evlenince bu çalışmalarını bırakmış. Sonrasında Türkçe ve Hayat Bilgisi öğretmenliği yapmış. Ayrıca yağlıboya resim, posta pulları ile yapıştırma tekniği kullanarak güzel portreler yapan, el işlerinde de mahir olan bir hanımmış Cüneyd Kosal'ın validesi.
Bilhassa annesi dolayısı ile sanatla içiçe olan böyle bir ailenin mensubudur Cüneyd Kosal. İlkokul yıllarından itibaren güzel sesi sebebiyle, musiki ile iştigal etmesi yönünde çevresinden teşvik görmüş, lise son sınıfta edindiği kanun sazına büyük bir muhabbetle bağlanmış. Çok kısa zamanda bildiği bütün şarkıları çalabilecek duruma gelmiş ve üniversite yıllarında ise ses sanatçısı olarakÜsküdar Musiki Cemiyeti'nde, üniversite korosunda ve özel topluluklarda sanatını icra etmiş.

Sazendelik macerası Nevzat Atlığ'la başlar
Üniversite korosunda ses sanatçısı olarak bulunurken bir diğer büyük sanatçımız olan Nevzat Atlığ da o koronun şefliğini yürütmektedir. Cüneyd Kosal'ın kanun çaldığını öğrenen Atlığ, kendisini sazendeler arasına alır ve Kosal da o günden itibaren ses sanatçılığını bırakıp, kanunuyla sazendelik yapmaya başlar.
Musiki çalışmalarının meşguliyetinden ötürü bir süre sonra tıp tahsilini yarıda bırakır Kosal. İstanbul Basın Yayın Temsilciliği'nde bir yıl memur olarak görev yaptıktan sonra da askere gider. Askerden İstanbul'a döndüğünde Radyoevi'nde Müzik Yayınlarında memur olarak göreve başlamış ve altı sene burada çalışmış. Kosal, İstanbul Radyosu ve sahne konserlerinde pek çok sanatçıya eşlik etmiş, kısa bir süre de gazinolarda sanatını icra etmiş.
Şeb-i Arus'ların gediklisi oldu
1970 yılından 1996 yılına kadar Konya'daki Şeb-i Arus törenlerinde ve yurt içi-dışı Mevlevi ayini icralarında yer almış, 1976 senesinde kurulan İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun kuruluşunda da büyük gayretleri olmuş Cüneyd Kosal'ın. Bu koroda sanat kurulu üyesi ve saz sanatçısı olarak 1985 senesine kadar çalışmış, daha sonra ferdi faaliyetlere yönelmiş. Klasik Türk Sazları Beşlisiismiyle kurduğu grupla birlikte, icra edilmeyen eserleri yeniden gündeme getirmiş ve yurt içinde ve yurtdışında bu eserlerden oluşan konserler vermişler.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/16194/cuneyd-kosalin-buyuk-hizmeti-var-musikiye.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.