Gerçek dünya ile şairin dünyasının yapısı farklıdır, denilir. Buna paradigma gereği inanmak gerekiyor ama bana sorulursa, şart değildir. Gerçek dünyanın yapı taşlarıyla şair dünyasının yapı taşları arasında bir karşılaştırmayla konuya açıklık getirilebilir. Dünyanın buz, silikat ve metalden oluştuğunu biliriz. Belki silikatı açıklamaya ihtiyaç vardır. Mineral grupları arasında en geniş gruptur. Her bir silikat minerali, yer kabuğunda en çok bulunan oksijen ve silisyum elementlerini içerir. Silisyum da bildiğiniz silikon. Yani bir tür yapıştırıcı ve dolgu malzemesi…
Şairin dünyası ise anlam, bağlam ve imgeden oluşur. İmge kelimesini siz, simge, sembol, çağrışım, mecaz veya metafor olarak görebilirsiniz. Bunların her biri, şiirin farklı yaklaşım örneklerinde bulunmaktadır. Şairin dünyasını imgesel olarak anlatmak adına şu cümleyi kurmak isterim: Şairin dünyası meteorlardan oluşur. Duygular adeta semada şahap değmiş cisimler gibi yok olur ya da başkalaşım geçirir, yörüngesinden çıkar, başka cisimlerin çekim alanlarına yönelir. Şairin yolunu bilirsiniz, kendisinden ya da kendisinde var olan ve onu rahat bırakmayan bir fenomen / görüntüden başlar; yine kendisine ya da kendisinde var olup onu rahatsız etmekten vazgeçmeyen bir yaraya gider. Bunlar olurken bazen şahap değer. Bunun sebebi yaratıcının ruh üflerken verdiği kısmi yaratma yetisinden yola çıkan şairin, yaratma yerine yaratıcıyı taklit etmeye yeltenmesidir. Şuur sahibi olmanın taaccül eden bir getirisi olarak şair, şiar ve şuurun yoluna döner. Burada kullanılan kavramlar, dünyayı dünya yapan oksijen, silikat, buz ve metalden çok mu farklı? Şairi de şair yapan; şiar, şuur ve şiir! Anlamın meteorları yani.
Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/derya-ve-meczup-uzerine-bir-acilim-k4640.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.