Sonra birkaç metre öteye attı toprak parçasını. Çizinin içinde solucan, börtü böcek arayan birkaç iskete kuşu ürküp fırlayıverdi tam o sıra.
Fidelerin üstünü erken açtık galiba, dedi yanındakine. Baksana soğuktan büyüyemediler yeteri kadar. Gündüz güneşli gibi hava ama akşamları soğuk oluyor. Tepede çok rüzgâr alan erik ağaçlarının çiçekleri yandı ayazdan. Kış ayazı değil, bahar ayazı… Nasip böyle. Erken uyanmasınlar diye bakır sülfat atarlarmış orda burda. Hem sen, kendin mi yetiştirdin sanıyorsun? Meyveyi veren ağaç mı, Cenâb-ı Hak mı kardeşim? Cenâb–ı Hak ağacın dalıyla sunuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.