YERLİ DEĞERLERİ ÖNE ÇIKARTIYORUZ
Programın açılışında konuşan TYB İstanbul Şube Başkanı Muzaffer Doğan, edebiyata damgasını vuran yedi güzel adamdan ahirete intikal eden dört güzel adamı yâd etmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek "4-5 aydan beri yoğun bir faaliyet içindeyiz. TYB'yi herkese açıp, yerli değerleri öne çıkaran faaliyetler yapmaya çalışıyoruz" dedi.
ŞİİR GÜZEL SUSMAKTIR
Şair ve yazar Ali Ural, Zarifoğlu şiirlerinin özelliğiyle ilgili olarak, "Cahit Zarifoğlu, güzel susmasını bilmiş biridir. Bana göre şiir güzel susmaktır. Kelimelerle de susabilir insan. Zarifoğlu, kelimelerle susabilmiştir. Zarifoğlu, özel bir semantik bir alan oluşturdu. O frekansa girmeden o yayına almak mümkün değil. O yüzden sembollerin çoğaltıcı özelliğiyle Zarifoğlu şiirleri kendisini yeniliyor" diye konuştu.
ZARİFOĞLU İLKEL BİR DİL KULLANIYOR
Zarifoğlu'nun şiirlerinde kullandığı dil ve üsluba dikkat çeken Şair Ahmet Murat, "Zarifoğlu'nun vahşi bir dili var. Yırtıcı değil, ilkeldir. Zarifoğlu, kültürle bağlantı kurmayıp ehlileştirilmemiş bir dille yazmıştır. Metafiziğe atıflar var. Zarifoğlu, sanki dünyaya ilk kez gönderilmiş insan gibi davranıyor. Boş bir dünyaya âdem olarak inmiş gibi. Zarifoğlu, dünyayı yokluyor, tanımaya çalışıyor. Bir yandan da kendisini tanıyor. Oturup da bir şiiri uzun uzadıya tasarlamak yerine yazarken tasarlıyor sanki. Bu anlamda vahşi ve ilkel bir dil."
UNUTAMAYACAĞIMIZ ESERLER BIRAKTILAR
Uzun yıllar kültür sanat editörlüğü yapan gazeteci-yazar Bünyamin Yılmaz, öğrencilik yıllarına gitti ve her Ankara'ya gidişinde Akif İnan'ı ziyaret ettiğini söyledi. Yılmaz, "Ankara'da bulunduğumuz dönemde üniversite hazırlanıyor gibi yapıp Akif İnan'ın yanına giderek sohbetler yapardık. Alâeddin Özdenören Anadolu'da yaşadığı için İstanbul'a geldiğinde sohbetler yapardık. Bugün birçok edebiyat dergisinde o insanların izini görebiliyoruz. Bir heyecan bir farklılık gördüğümde burada Bir Zarifoğlu dokunuşu olduğunu seziyorum. Hiçbir zaman unutamayacağımız eserler ortaya koydular. Bize hep ümmet coğrafyasını hatırlattılar" şeklinde konuştu.
KENDİ DÜNYAMI BULDUM
Diriliş ve Mavera'dan sonra bayrağı taşıyan Yediiklim Dergisi'nin sahibi, şair ve öykü yazarı Ali Haydar Haksal, Mavera kadrosuyla ilk tanışmasını şöyle anlattı: "Cahit Zarifoğlu'nun vefatından 25 yıl gibi, uzun bir zaman geçmiş ama Zarifoğlu'yla ilgili geriye dönüp baktığımda çok sıcak yakınlıklarımız oldu. Tabi Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Akif İnan ve Erdem Bayazıt'la da sıcak ilişkilerimiz oldu. Bu yakınlıklar tabi abi, kardeş ilişkisinin ötesinde, usta-çırak ilişkisinin ötesinde çok farklı anlamlar içeriyor. Üzerinden 25 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ o günlerin sıcaklığını yaşıyoruz. Çünkü bizi fazlasıyla etkilemiş durumda.
Bir kimse çok sevdiği insanları kaybedince onun hüznünü, ağırlığını uzun yıllar üzerinde taşıyor. Ben tabi bu ekibi, bu kadroyu Elazığ imam hatip okulunda öğrenci iken bir tevafuk eseri olarak tanıdım. Elazığ'da İzzet Paşa Camii'nin altında bir kitabevi vardı. Bir ara gittiğimde Edebiyat Dergisi yayınlarından Rasim Özdenören'in çözülmesini, Cahit Zarifoğlu'nun İz İle Bir Güzel Adamı'nı o zaman almıştım. Nuri Pakdil'e bir mektup yazdım. Dergiye nasıl ulaşabileceğimi yazdım. Bana bir cevap yazdı ve bu beni çok etkiledi.
Mektubuma cevaben, 'Ticaret lisesinde edebiyat öğretmeni Veli Bey var. Oraya her ay dergi geliyor' yazmıştı. Her ay dergiyi oradan almaya başladım. Dergiyi alıp okuduğumda kendi dünyamı bulmuş gibiydim. Tabi bu bulmuşluk o dönemin şartlarında yaşayan insanlar açısından son derece önemliydi."
CAHİT'E ARİSTO DERDİK
Cahit Zarifoğlu'nun içe dönük biri olduğunu söyleyen Rasim Özdenören, "Maraş'ta Cahit'le (Zarifoğlu) karşı karşıya geldik. 'Cahit merhaba' dedim ama aldırış etmedi. Bir süre sonra kendisine olayı hatırlattığımda 'ben seni görmedim' dedi. İçe dönüklüğü sebebiyle de kendisine Aristo derdik. Cahit'in şiir yazdığını sonradan öğrendik. Fark ettiğim anda da 'Cahit şiirlerini bana ver. Biz Alaeddin'le şiirlerimizi, öykülerimizi şu dergilere gönderiyoruz. Senin şiirlerini de gönderelim dedim. Üç, beş parça şiirleri vardı. O şiirlerimizi Türk Sanatı dergisi vardı. Ona gönderdik"
YENİ BİR TARZ OLUŞTURDU
Mustafa Özçelik, Akif İnan'ın çok yönlü kişiliğe sahip olduğuna değinerek şöyle konuştu: "Akif İnan ağabeyi 1972'de tanıdım. Mavera çıkınca yazar kadrosunda yer aldık. Ara ara görüşürdük. Öğretmen, yazar, şair, sendikacı ve çok güçlü bir hatip olmanın ötesinde derviş, kimi zaman eylemciydi. O da çok 3 eseriyle biliniyor. Mavera'nın kurucuları aynı kaynaklardan beslenmelerine rağmen her birinin üslupları, şiirleri farklıdır.
Akif İnan ve Mavera hareketi edebiyatı inanç, medeniyet olarak gördü. Divan edebiyatından çıkarak yeni bir tarz oluşturdu" dedi. Erdem Beyazıt şiiri üzerine konuşan Doç. Dr. Abdülkadir Emeksiz, "Beyazıt'ın şiirlerinde bozkırlar ferahlığı, şehir ise acıları, ıstırabı, bunalımı ifade eder. Şehirlerden bozkırlara geçişte ferahlığı temsil eder" ifadelerini kullandı.
09.06.2012 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.