• İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C

Dostun dili gayet şirin olmalı

Ahmet Doğan İLBEY

Şirin dil, bediî dil muhabbet ehlinin dilidir. Bu irfanî hususiyetten dolayıdır ki dostun dili gayet şirin olmalı. Türkülerimizde söylendiği gibi: “Bin cefalar etsen almam üstüme / gayet şirin geldi dillerin dostum…”

“El vurup yarasını incitmemeli” dostunun; sinesini yaralamamalı, “Lokman naçar kalır dil yarasından” dedirtmemeli. Bir türkümüzün sözleriyle “Dost dili yıktı da gitti bedeni / eyvah dost yarası bitirdi beni” ve “Dilin ile deştiğin yaralar daha iyileşmedi” diye sızlatmamalı dostunu.

Dost dil yarası göstermemeli

Dost dilliksiz olmamalı, dil yarası göstermemeli. Gösterirse şayet, dil yarasını sarmadan gitmemeli. Diliyle gönül kırarsa ahretteki suallerin birinden yüzünün kara çıkacağını bilmeli ve Yûnus Emre Hazretlerinin “Gönül, çalabın tahtı / çalab gönüle baktı / İki cihan bedbahtı / Kim gönül yıkar ise” nasihatini unutmamalı.

“Dil kalbin aynasıdır”

Dostun huyu güzel olmalı, dili daha güzel olmalı ve sıradan insanın dilinden daha kuşatıcı bir mertebede seyretmeli. Dil, kalbin aynasıdır ki, gönülleri daima kendine çeken güzel bir nağme gibi dökülmeli.

Şah Hatayî “Bülbül gibi ünü tatlı / dil gerek yol ehlinin” diyor ya, dostun dili de böyle olmalı.

“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar...” âyetince (İsrâ sûresi / 53) sözü tatlı dille söylemeli, dilâsâ (gönül avutan), dilkeş (gönlü cezbeden) ve dilnişin (gönülde yer tutan) olmalı. Asla gönül zedeleyen olmamalı.

“Dilini kalbine yanaştır”

Dil yarası yaraların en derini... Dilin verdiği acı acıların en yakıcısı… Dil, kalbe tâbi olmazsa kırıp döker ve verdiği hasar büyük olur. Dilin sokması yılan sokmasından beter, demiş atalarımız.  Diliyle dostunu yaralayanlara Hz. Mevlânâ, Mesnevî’sinde (cilt:3) ağır konuşuyor: “Söküklerini dik sözlerinin, dilini kalbine yanaştır. Kalbinden geçmeyeni diline değdirme.”

Bunun için, “Dil, insanın terazisidir” (Mârifetnâme) sözünü birbirine dost olanlar bilmeli önce.  Dil isabetle kullanılmazsa, ameli ve ahlâkı düzgün olsa da sahibini sevimsiz kılar. Hz. Pîr’in,) dili kibar olmayan Müslümana “Dilini arıtmamışsan, habire abdest alıp durmaktan fayda bekleme” demesinin sebebi budur. (a.g.e. / 3)

“Dil penah-ı kibriya’dır yıkma gönlün kimsenin”

Ehl-i irfan asırlardır “âfatül lisan”, yâni dil âfeti nasihatleri etmiş. Dostluk yolunda gidenler bu âfete uğramamak için “Dil penah-ı Kibriya’dır yıkma gönlün kimsenin / Genç-i esrar-ı Hüda’dır yıkma gönlün kimsenin” diyen Seyyid Nesimî’nin türkülerini dinlemeli. Diyor ki: Dil yüce Allah’ın evi ve gizli hazinesidir. Onunla kimsenin gönlünü yıkma.

Gönle yumuşak söz kadar tesir eden başka bir şey yoktur. Tâhâ sûresi 44. âyetinde Musa aleyhisselâma, Firavun’a nasihat ederken, “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, nasihat dinler veya Allah’tan korkar” buyuruluyor. Firavun gibi bir azgına dahi yumuşak konuşulması emredildiğine göre, demek ki “gönüllerin anahtarı yumuşak dil…”

Nef’î dili değil, Yûnus dili…

Birbirine dost olanlar, sözlerini nezih bir üslûpla söylemeli ve enginden konuşmalı... Niyet ve fikrinden sâdır olmasa da şecaat ve kibir ihtiva eden üslûptan kaçınmalı.

Hayatı dostlarıyla yaşamak isteyenlere Nef’î dili değil, Yûnus dili gerek. Şu yalan dünyada dost dilinden gayrı gönle şifa bir şey var mıdır? (ilbeyali@hotmail.com)

Bu yazı toplam 142 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim