
Olan asıl Cumartesi müdavimlerine oldu
Yıl 1998, Cahit Çollak’ın mahdumu Mehmet Cemal Çollak ile o zaman sıkı arkadaşız. Vakitler birlikte akıyor. Heykel-Emirsultan hem sohbet hem de muhabbet hattı. Birleşik zamanların dili var o dönemde. Cahit Bey bugünkü gibi bir karar almış ve Kitapçılar Çarşısı’ndaki dükkânı Emirhan’a almaya hazırlanıyor. O tarihten beri kaç kez tadilat geçirdi dükkân bilmiyorum ama dükkânın halılarını ilk kez fakir, Mehmet Temelli ve Cemal’le tahtalar üstüne çaktık. O zamanlar ömür biçtim mi bilmem ama bu yeni mekân ve bu yeni mekânın dili fakirde başka dillere kapılar açtı.
Ekmeğini çok yedim Emirhan 49 numaranın. Üniversiteye 49 numaranın masalarında Cemal Çollak’la hazırlandık. Sonra dostlar geldi bir bir. Kültürle irtibatı olan kim varsa hepsinin, Bursalı olsun ya da olmasın, ortak diliydi 49 numara. Mustafa Kara mevsimine göre elinde bir poşetle ruhlarımız kadar gözlerimizi ve midelerimizi de doyurmayacak belki. Süleyman Uludağ nadir de olsa girmeyecek o kapıdan. Yasin Doğrunefeslenmek için belki de uğramayacak. Bedri Mermutlu’nun o güzide sohbetleri belki de başka dillerde neşv u nema bulacak. Hasan Basri Öcalan Hoca nadir uğrayacak.
Olan asıl Cumartesi müdavimlerine oldu. Zaten bir zamandır sadece buluşma diliydi Emirhan ama olsun, kokusu Irgandı’da sohbet açmaya imkân veriyordu.
Safiyüddin Erhan Bey, Tanju Pala Bey, Kadir Atlansoy Bey, Bilal Kot Bey, Hüseyin Kudsi Sezgin Bey, Mustafa Muharrem Bey bu dili erken terk edenlerden oldular bir şekilde. Nadirin ötesinde nadir geldikleri olurdu. Cumartesi ikramları da, Cahit Çollak Bey’in markaları da kalktı aramızdan. Uygar Umut artık kitap tavsiyelerini bu dille yapamayacak. Deniz Kurtyılmaz cumartesi müdavimlerini bu dille tebessüm ettiremeyecek artık.
Bir sürü soru cümlesini de Emirhan’ın duvarlarına astı
Şurası kesin, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
O masaya başka biri oturdu ya, Cahit Çollak, sessizce çekti ya dilini, artık başka sabahtır o sabah. Başka dilin ya da dillerin sabahı. Bizim değil orası, bu mutlak. Bizimkiler birkaç yerde kendi aralarında Emirhan 49 numaradan bahsedecekler ama bir vakit sonra bu bahsetmekler de bitecek, belki birileri hatırlatınca hatırlanacak ama o kadar işte, evet öyle bir yer vardı denilip geçilecek.
Yazacak ya da anlatacak çok şey var. Bitiş ölüm gibi bir şey. Ölüm ne kadar anlatılırsa o kadar işte. Ölümün tasviri gibi bitişi anlatmak, bir dilin kaybolmasını anlatmak. Bütün anlatı bizim büyümek ve büyüyerek kaybolma hikâyemiz.
Cahit Çollak Tahir Sütmen’de yeni yerine çekilirken bizim hayatımızdaki yerini de anlamamız için bir sürü soru cümlesini de Emirhan’ın duvarlarına astı.
Oranın hikâyesine gelince… Oranın hikayesini yazacak üç insan tanıdım: Fakir, Mehmet Temelli ve Cemal Çollak.
Hakkın çok bizde Emirhan 49 numara.
Hakkını helal et bize.
Zeki Dursun, son dillerden birini yazdı
www.dunyabizim.com































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.