Gökyüzüyle olan münasebeti varoluşu kadar eski olan beşeriyet, yaşamsal faaliyetleri boyunca aşkın bir varlığa sığınma ihtiyacı hissetmiş, bu ihtiyaç neticesinde insanüstü bir yaratıcı olması gerektiği anlayışını benimsemiş ve varlığı zamanla yahut mekânla kayıtlı olmayan İlâh mefhumunu öncelikle göklerde aramaya girişmiştir. Nitekim bu durumu, putperestlik aldan macasına yüz çevirerek hakikat peşinde bir arayışla sorgulama gerçekleştiren Allah’a ulaşma yolunda güneşe, aya, yıldızlara ve gökyüzüne ilahlık atfedebilme ihtimalini değerlendiren İbrahim peygamberde de gözlemlemek mümkündür. Öyleyse gökyüzü bizim neyimiz olur?
KUR’AN-I MÜBÎN’DE GÖK MEFHUMU
Gökyüzü, gelişen teknolojiye rağmen sırlarını henüz tam manasıyla aşikâr etmemiş âdeta gizemli bir varlıktır. Ancak Kur’an-Kerim’de göklerin mevcudiyeti, keyfiyeti, yaratılış biçimi, ulviliği vb. konular hakkında tafsilatlıca ayetler bulunmakta;
Devamı: https://www.dunyabizim.com/hikmet/gokler-bize-ne-soyler-h46103.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.