Gökhan Akçura'nın yayına hazırladığı 'Cumhuriyet Döneminde Türkiye Matbaacılık Tarihi' (Tarih Vakfı-YKY), sadece bu küçük anekdotla yetinmiyor. Tanzimat sonrasından başlayarak pek bilinmeyen bir tarihi ortaya çıkarıyor. Matbuat tarihi, bizde daha çok 'basın-yayın ve medya tarihi' olarak bilinir. Nitekim bu alanlarda şimdiye kadar çeşitli çalışmalar yapıldı. Fakat Gökhan Akçura, kelimenin anlam ayrışmalarından uzak durarak doğrudan gerçek anlamında, yani matbaacılığı anlatıyor. Bir dönemin meşhur matbaası Zellitch Matbaası'nın 1926'da bastığı bir duvar takviminin görseliyle açılan kitap, günümüz dijital matbaalarına kadar uzanıyor.
Gökhan Akçura'nın tarihî belge niteliğindeki resim ve fotoğraflarla bezediği titiz çalışması, Cumhuriyet öncesi matbaacılık tarihini özetleyerek başlıyor. Ardından Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu ve İstanbul matbaalarının durumu ele alınıyor. Cumhuriyet'in ilk yıllarını belirleyen bu dönemin, savaş koşullarının getirdiği yıpratıcı etkiler nedeniyle güçlü bir miras bırakmadığının altını çiziliyor. Tabii ki sadece Cumhuriyet dönemini değil, bütün bir matbaacılık tarihimizi etkileyen Harf İnkılâbı da önemli bir 'aktör' olarak kitaptaki yerini alıyor. Dünyada benzeri görülmeyen bir hızda gerçekleştirilen bu kökten değişimin sonunda matbaalar ve yayın organları büyük bir sarsıntı geçiriyor haliyle. Ancak devlet desteğini de arkasına alan matbaacılık sektörü bir süre sonra kendini toparlıyor. Bu dönemin bir diğer olgusu da devlet eliyle kurulan matbaalar.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında özel matbaacılar genellikle İstanbul'un Babıâli semtinde toplanıyor. Bir bölümünün geçmişi Osmanlı'ya uzanan bu matbaaların çoğu küçük ve orta ölçekte kuruluşlar. Daha büyük çapta matbaalar ise gazetelerin kendi bünyelerinde kuruluyor. Akçura, kitabında tipo matbaacılığın egemen olduğu bu dönemi ayrıntılarıyla ele alıyor. Ayrıca Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 1932 yılında yaptırdığı bir araştırmanın peşine düşerek Anadolu'daki matbaaların genel bir görünümünü aktarmaya çalışıyor.
Günümüzde tamamen yurtdışından döviz bazlı ithal edilen ve basım sanayiinin en önemli hammaddesi olan kâğıdın Türkiye serüveni de ayrıntılı bir şekilde yer alıyor Akçura'nın çalışmasında. İzmit'te kurulan ilk kâğıt fabrikası, devletin kâğıt tahsisinin yol açtığı sorunlar, matbaacıların kağıt ithali için yaptığı çalışmalar... Tipo döneminin ardından sektöre hâkim olan ofset matbaacılık, neredeyse kitabın ikinci yarısının ana konusu. Bu bölüm pek bilinmeyen "ofsetin öncüleri"nin çabaları ayrı bir ilgiyi hak ediyor. Günümüz basın dünyasını da etkileyen bu durum, gazeteciliğin de bu yönde köklü bir dönüşüm geçirmesine neden oluyor. Son bölümde ise matbaacılık sektörünün 1980'lerden bugüne uzanan gelişimi var.
Cumhuriyet Döneminde Türkiye Matbaacılık Tarihi, bugüne kadar sınırlı bir şekilde ele alınan Cumhuriyet dönemi matbaacılık tarihini ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. Üstelik görsel malzemeyle meselenin daha iyi anlaşılmasını da sağlıyor.
11.08.2012 Zaman































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.