Usta hattatların el melekelerini korumak için karaladıkları kâğıtlar, Küçükçekmece Cennet Kültür Merkezi'nde bir araya geldi. "Bir Meşk Melekesi - Hat Karalamaları" başlıklı sergideki harflerin, kelimelerin alt alta, üst üste, yan yana meşk edildiği eserler, her türlü kayıttan azade olarak sanatkârların iç derinliğine ayna tutuyor.
'Hattatların el alışkanlıklarını yitirmemeleri için yaptıkları alıştırmalar' olarak tanımlanıyor 'karalama' kısaca. Yıllar yılı bir üstaddan meşk ederek sanatını icra etmek için 'icazet' yani bir nevi diploma alan hattatlar boş kaldıkları anda bir kâğıt parçası üzerine harfleri, kelimeleri, bir ayet ya da hadisin bir kısmını karalayıp durmuşlar. Sağdan, soldan, alttan, üstten hatta çarpraz karalamalar üst üste bindikçe farklı bir güzellik ortaya çıkmış. Özellikle de usta bir hattatın kaleminden çıkmışsa başlı başına bir sanat eseri olmuşlar. Hat sanatının bu 'farklı' eserleri, şimdi de kapsamlı bir sergide bir araya geldi. Özel koleksiyonlardan derlenen karalamalar, Küçükçekmece Belediyesi'nin ev sahipliğinde Cennet Kültür Merkezi Sergi Salonu'nda görücüye çıktı.
Erkan Doğanay'ın küratörlüğünü üstlendiği "Bir Meşk Melekesi - Hat Karalamaları" başlıklı sergi, önceki gün Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın da katıldığı törenle açıldı. Törende konuşan Bakan Bağış, "Biz kendi kültürümüze, değerlerimize sahip çıktıkça o kadar güçlü oluruz, Avrupa Birliği müzakere sürecinde o kadar dik dururuz. Kendi değerlerine sahip çıkamayan bir milletin başkalarıyla müzakere etmesi düşünülemez." dedi. Erkan Doğanay ise hat karalamaları sergisinin, Sufi Objeleri ile Vav sergilerinin üçüncü ve son ayağı olduğunu söyleyerek diğer iki sergiyi 50 bin kişinin ziyaret ettiği bilgisini verdi.
Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in notları arasında yer alan bir bilgiye göre Kazasker Mustafa İzzet Efendi, "Haftada bir gün yazmazsam, ertesi gün elim hemen değişir. Bu bir günlük istirahatten dolayı yazının bozulan tarafını yalnız ben hissederim, kimse farkında olmaz. Eğer iki gün yazmazsam, başkaları da bunu fark eder." dermiş. Bu açıdan el melekesini devam ettirme çalışması olarak görülseler de karalamaları gerçekte hattatların iç derinliklerini her türlü kayıttan azade kâğıda aktardıkları müstakil çalışmalar olarak değerlendirmek daha doğru olur. Ferit Edgün bu durumu şöyle açıklar: "Hattatın, varmış olduğu ustalıkla yetinmemesi, sürekli harf karalayıp, meşk etmesi, yalnız, elin melekesini yitirmesi korkusuyla açıklanamaz. Kanımca, hattat için karalamalar ve meşkler, hat sanatının Kur'an, divan, hilye, kıt'a, levha... gibi kendine özgü bir türüdür. Bu türün örneklerinin tezhip edilmiş olmaları, büyük hattatların karalama ve meşklerinin murakkalarda bir araya gelmiş olması, bu görüşümü kanıtlar niteliktedir."
Hat sanatının geçmiş ve halihazırdaki ustalarının kaleminden çıkmış karalamalar, 20 Mayıs'a kadar ziyarete açık kalacak.
09.04.2012 Zaman, Kültür































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.