Bir de laik(çi) kesim var; onlar da olup biteni kendi davalarına uygun olarak değerlendirmeyi tercih diyor ve bu baharın laik-demokratik ulus devletler ürünü vereceğini düşünüyor, umuyor ve söylüyorlar.
Geçtiğimiz ayda Tunus Nahda Partisi başkanı Raşid el Gannuşi'nin Tunus resmi kanalı Vataniye 1'de yaptığı açıklamaları TİMETÜRK nakletmişti (8 Haziran). Burada geçen şu ifade, Arap Baharı'nın ilk adımını atan ülkenin önde gelen ve tabanı olan liderinin rejim anlayışı bakımından önem arzediyor:
"Dengeli siyaset, Yusuf Kardavi tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Dengeler ve öncelikler üzerinden kurulan bir kavramdır. Maslahat fıkhının bir bölümüdür bu. Çünkü İslam insanların maslahat ve faydalarını korumak için geldi. Buna göre yaptığınız tüm amellerde hayır ile şer (fayda ile zarar) arasındaki dengeye korumanız gerekiyor. Dini, nefsi, aklı, malı, canı, aileyi, eşitliği, çevreyi ve özgürlüğü korumak için geldi İslam. Dengeli siyaset için buna riayet etmemiz gerekiyor!
"Sizden anladığım kadarıyla ılımlı laiklik İslam'a aykırı değil?" şeklindeki soruya da şu cevabı veriyor:
"Tabii ki laiklik dışlayıcı olmadığı sürece İslam'la beraber yaşayabilir. Ilımlı laikliğin getirdiği kazanımları İslam ile de getirebiliyoruz. Ilımlı laiklikte hoşgörü ve ötekiyi kabul etmek var. Farklılık ve renklilik var. Bütün bunlar islamda var zaten. Ama İslam'ın laikliğe ihtiyacı yok.
Arap Baharı'nın yönünün İslam olduğu kanaatimi destekleyen başka örnekleri gelecek bir iki yazıya bırakıyorum.
27.07.2012 Yeni Şafak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.