• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Honore de Balzac, Seraphita

Honore de Balzac, Seraphita
İnanmak, diye devam etti Séraphita, kadın sesiyle -çünkü erkek az önce konuşmuştu-. İnanmak bir Tanrı vergisidir! İnanmak hissetmektir.

Tanrı’ya inanmak için Tanrı’yı hissetmek lazımdır. Bu duygu, büyük adamlarda, savaşçılarda, sanat ve bilim insanlarında, bilenlerde, üretenlerde, eylem yapanlarda görüp hayranlık duyduğunuz şaşırtıcı güçlerin edinilmesi gibi, insan tarafından yavaş yavaş edinilen bir özelliktir.

«Şeyler arasında fark edebildiğiniz ilişkiler demeti olan düşünce, öğrenilen bir dildir, değil mi? Semavi hakikatler demeti olan inanç da bir dildir, ama düşünce içgüdüye ne kadar üstünse o da düşünceye bir o kadar üstün bir dil… Ve bu dil de öğrenilir. İnançlı kişi bir haykırışla, bir jestle yanıt verir, o da bu kılıçla keser, biçer, her şeyi aydınlatır. Gaibi gören “görücü” ise gökten inmez, göğü seyreder ve susar. Ancak, inanan ve gören, bilen ve yapabilen, seven, dua eden ve bekleyen bir yaratık da vardır. Kaderine razı olarak ışık ülkesinin özlemini çeken bu yaratıkta ne inançlının kibri, ne de “görücü”nün sessizliği vardır; dinler ve yanıt verir.

«Onun için, karanlık çağların şüphesi öldürücü bir silah değil kılavuzluk eden bir izdir; savaşı bütün biçimleriyle kabul eder; dilini bütün üsluplara uyarlayabilir. Kızıp parlamaz, merhamet eder; kimseyi ne mahkûm eder ne öldürür, tersine kurtarır ve teselli eder. Onda saldırganın kırıcılığı değil, her şeyin içine işleyen, her şeyi ısıtan, aydınlatan ışığın incelik ve tatlılığı vardır.

«Onun gözünde şüphe ne bir dinsizlik alamet, ne bir günah, ne de bir suçtur; sadece bir geçiş sürecidir ki, insan onunla ya gerisin geri “karanlık”ın içine döner ya da “ışık”a doğru ilerler.
«Şimdi, Aziz Rahip Efendi, aklımızı kullanmamız gerekiyor. Siz Tanrı’ya inanmıyorsunuz. Neden? Çünkü size göre Tanrı anlaşılamaz, açıklanamaz bir varlık.

«Tamam, kabul… Size Tanrı’yı bütünüyle anlamanın Tanrı olmak olacağını söyleyecek değilim; bana inanılabilir görüneni vurguyla ifade etmeme hak tanımak için, size açıklanamaz görüneni inkâr ettiğinizi de söylemeyeceğim. Sizin için bu, bilincinize yerleşik apaçık bir şey. Sizin anlayışınızda madde evrilip sonunda akla, zekâya varıyor; aynı şekilde insan zekâsının da karanlığa, kuşkuya, hiçliğe varacağını düşünüyorsunuz.

«Tanrı size anlaşılmaz ve açıklanmaz görünüyorsa bile, en azından salt fiziksel her şeyde mantıken gayet tutarlı ve çok üstün nitelikli bir işçi gördüğünüzü itiraf edin. Öyleyse bunun mantığı, neden en kusursuz yaratığı insana gelince orada dursun? Bu soru ikna edici olmasa bile, hiç olmazsa biraz düşünülmeyi hak ediyor.

«Tanrı’yı inkâr ediyorsanız da, bereket, kuşkularınıza temel olmak üzere, tıpkı akıl yürütmelerinizin Tanrı’yı öldürdüğü gibi akıl yürütmelerinizi öldüren iki yanı keskin olguların varlığını tanıyorsunuz.

«Madde ile mananın biribirini asla anlayamayan iki yaratı ve manevi dünyanın, sonlu maddi dünyanın yapısından türeyen sonsuz ilişkilerden oluşmuş olduğunu; yeryüzünde kimse kafa kuvvetiyle dünyevi yaratıların bütünüyle özleşememişse, zihnin bu yaratılar arasında fark ettiği ilişkilerin tam bilgisine hiç erişemeyeceğini, ikimiz de kabul etmiştik.

Devamı: https://www.izdiham.com/honore-de-balzac-seraphita/

Bu haber toplam 876 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim