Yedi güzel adamı tanıyan, bilen, okuyan, anlayan, anladıklarını inkâr etmeyen, benimseyen, benimsediğiyle amel eden helâl süt emmiş her insan bilir ki, bu güzeller; özleriyle, sözleriyle, fikirleriyle, eylemleriyle, en büyük sevdaları olan, devlet ve millet kaynaşmasına hizmet etmişlerdir.
Bu bakımdan TRT’nin “Yedi Güzel Adam” gibi dizileri yaptırması, millete ve devlete bir vefa borcudur.
Yedi güzelden birisi olan Cahit Zarifoğlu’nun; “Bu insanlar dev midir, yatak görmemiş gövde midir” demesi boşuna değildir.
Yedi güzel adam fiziki olarak dev değilseler de yürekleriyle devdiler. Gövdelerini yatmak için taşımadıklarından, yatak görmemiş gövde oldukları doğrudur.
Yedi güzel adamın, kendi nesilleriyle kendilerinden sonraki nesillerin, milli ve manevi değerlerini yaşama ve yaşatma adına çektikleri sancılara şahitlik edenlerdenim.
Allah’ın huzuru dışında eğilmediler. Sözlerini eğip bükmediler. Hep kendileri oldular, bir başkasını ikna etmek için asla “kopyalanmış ikinci bir kişilik” üstlenmediler.
İnsanın onurla doğduğunu, onurlu yaşamanınsa maskesiz olması gerektiğine inandılar ve Allah’tan başka kimseden bir medet ummadılar.
¥
Hepsinin de kapısına gittikleri bir Mürşidi vardı. Mürşidlerinin huzurunda da kendilerini önce Allah’a karşı sorumlu bilirlerdi.
Vardıkları kapının sahibi, onları kulluklarından, ümmetliklerinden ayırıp, kendisine raptetmedi. Zaten hakiki Allah dostları da böyle değil midir?
Nice yedi güzellerimizi yoğuran Necip Fazıl’la birlikte Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan, Erdem Bayazıt, Alaaddin Özdenören’e birer Fatiha gönderelim.
Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve Rasim Özdenören’e ise sağlıklı ömür dileyelim.
06.05.2014 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.