• İstanbul 16 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 8 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 15 °C

II.Meşrutiyeti dönemin şairleri nasıl görmüştü

II.Meşrutiyeti dönemin şairleri nasıl görmüştü
Ali Ekrem şiirinin son beyitlerinde ise II. Meşrutiyet'in ilan ettiren orduya duyduğu minnet hislerini şöyle belirtecekti: Yaşa, binler yaşa ey asker-i âlî-himem! Bizler, Senin sayende kurtulduk mezelletten, esâretten.

Meşrutiyet rejimi Osmanlı aydını için halkların arasını bulacak ve ülkenin dağılmasını engelleyecek bir kurtarıcı olarak görülmekteydi. Meşrutiyetin ilanından önce ve sonrasında Osmanlı şairleri yazarları verdikleri eserlerde Meşrutiyeti  ve öncesindeki siyasi yapıyı konu edindiler.

II.Meşrutiyetin ilanını izleyen süreçte en önemli eserlerden biri Tevfik Fikret’in Rücu adlı şiirdir.  Tevfik Fikret 1902 yılında yazdığı Sis adlı şiirinde dönemin siyasi yapısına duyduğu öfkeyi  bütün halkı da içine katarak şöyle yansıtmıştı:

Örtün evet, ey hâ'ile. .. Örtün, evet, ey şehr;

Örtün ve mü'ebbed uyu, ey fâcire-i dehr!. .

Tevfik Fikret halka yönelik öfkesini  yaşadığı şehrin kendisinden çıkarmaya kalkmıştı. Fikret, altı yıl sonra ise  II. Meşrutiyet'in ilânının hemen ertesi günü  yazdığı "Rücû" adlı şiirinde ise bir özeleştiri yaparak sözlerini şöyle geri alacaktı:

Hayır, hayır, sana râci' değil bu tel'înât,

Bütün bu levm ü te'ellüm, bu ibtikâ-yı hayât

Ömer Seyfettin ise Meşrutiyetin ilanının hemen yazdığı şiirinde hürriyetin coşkusunu şöyle dile getirecekti:

Aşkın hayât ve his ile doldurdu her yeri,

Efsâne-i serâb-ı kavânîni sil de, yaz

Nurdan hutût-ı vecd ile, "hürriyyet!" ey peri

II. Meşrutiyet'in ilânı ile ilgili şiir yazan başka bir şair ise Ali Ekrem’dir.

Gazâ-yı ekberin ey cünd-i âlî-feyz-i Osmânî

Büyüktür lafz u ma'nâ-yı celâdetten şecâ'atten;

dedikten sonra bu büyüklüğün sebebini ise şöyle ifade edecekti:

Büyüktür, çünkü hiç kan dökmeden, can yakmadan urdun

Cihân-ı zulmü: tecrîd eyledin dünyâyı zulmetten!

Ali Ekrem şiirinin son beyitlerinde ise  II. Meşrutiyet'in ilan ettiren orduya duyduğu

minnet hislerini şöyle belirtecekti:

Yaşa, binler yaşa ey asker-i âlî-himem! Bizler,

Senin sayende kurtulduk mezelletten, esâretten.

Siz ey kudsî-nihâdân, kalıramânân-ı süyûf-ı hak!

Muhammerdir ser-â-pâ mâyeniz hûn-ı şehâdetten!

II. Meşrutiyet'in ilân edildiği sırada İzmir Sultanîsinde Fransızca öğretmenliği yapmakta olan Ahmet Haşim  Eylül 1908'de "Evim" başlığıyla yayımlanan bir şiirinde;

Yeşil ve gölgeli dallarda gizlenen ve gülen

Evim Bugün bana 'â'id, bugün benimsin sen...

Dolaşmıyor senin üstünde şimdi eski ölüm , dizeleriyle eski döneme gönderme yapacak ve onu ölüm olarak simgeleyecekti.

Mehmet Âkif Ersoy da Meşrutiyetin ardından yazdığı İstibdad ve Hürriyeti şiirleriyle görüşlerini ortaya koyuyordu.

Yıkıldın gittin ammâ ey mülevves devr-i istibdâd

Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd

Akif yine şiirinde halkı da eski dönemin kötülüklerine karşı tepki göstermemekle suçlayacak ve

Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhumu ,dizesiyle  dönemin devlet yönetiminde görev almış insanları da yapılanlardan sorumlu tutacaktır.

Akif;

Geçti mâzî denen o devr-i melâl,

Haydi fethet: Senindir istikbâl,

ifadeleriyle ise çocuklara geleceği hedef olarak gösterecekti.

"Şair-i a'zam" olarak bilinen Abdülhak Hâmit de iki şiiri ile II. Meşrutiyet'in ilanıyla ilgili eser veren şairler arasındaki yerini almıştır.

"Hürriyet Neşîdesi" başlıklı şiirinde hürriyet sevgisini yüceltecek ve

Binler yaşa, ey mihr ü muhabbetle doğan gün.

Sayende ne zindan, ne ezâ kaldı, ne sürgün! beyitini her dörtlüğün ardından tekrarlayacaktı.

Abdulhak Hâmit, hürriyete seslenişini

Seni bir azm ile indirdi semâdan asker,

dizesindeki ifadeleriyle sürdürür. Şair, ayrıca hürriyet ortamının sağlanmasında İttihat ve Terakki Cemiyetinin önemli rolüne de değinecekti:

Bunda cem'iyyetin ilhâmı da olmaz münker,

Onların himmeti olmuştu mu'în-i leşker.

Dönemin şairlerinden Celâl Sahir ise eski döneme lan öfkesini şöyle dile getirecektir:

Sen, âh, ey Marmara, sen söyle kaç mazlûma medfensin?

Bu yüzden dâ'imâ böyle köpüklerle mükeffensin!. . .

Eski dönemi bu şekilde eleştirdikten sonra Meşrutiyetin kazanımlarından kanun önünde eşitlik ve kişi hürriyetine şöyle değinecektir.

Bu gün herkes müsâvî ind-i kânûn-ı mukaddeste,

Bu gün hürriyyet-i şahsiyye var her yerde herkeste

Meşrutiyet dönemi şairleri yazmış oldukları bu şiirlerde eski döneme ve Meşrutiyet dönemine ait duygularını  yansıttılar. Meşrutiyeti ilan ettiren orduya olan övgü de şiirlerde önemli bir yer tuttu.

 

Kaynak: Hakan Sazyek; II.Meşrutiyetin ilanı ve şiirimizdeki yankısı

 

24.07.2013 Dunyabulteni

Bu haber toplam 4716 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim