SANAT BİR AŞK
"Hekimliği bırakınca çevremdekiler tepki gösterdi. 'Sanat için hekimliğini bırakıyorsun. Değer mi?' dediler. Ancak sanat bir aşk. Yapmazsanız hasta olursunuz. İçinde öyle bir güzellik var ki nefes gibi. Nasıl insan nefes almazsa yaşayamaz ya, ben de sanat yapamadan yaşayamayacağıma karar verdim" diyen Başar, sanat merakı arttıkça, sanatın usta-çırak ilişkisiyle geliştirilebileceğini, bunun içinde İstanbul'a geldiğini dile getirdi. Başar; "Ustaların yanına geldim ve sanatın içerisine derinlemesine girdim. Belki parlak bir geleceği geride bıraktım ama sanat aşkım her şeye değerdi. Yazı benim başımda bir sevda oldu. Tabii ki o dönemlerde hat yazan çok az insan vardı. Bu nedenle hat benim için sevda olmanın ötesinde görev de oldu. Kendime 'ben de hat yazanlardan biri olmalıydım. Varsın bir doktor eksin olsun' dedim" diye konuştu.
BİRÇOK ÖĞRENCİ YETİŞTİRDİ
Hat ile ilgilenirken ebru ile de tanıştığını ve Mustafa Düzgünman'ın derslerine devam ederek 1980'de icazet aldığını dile getiren Başar, ayrıca şiirden nefret eden biri olarak da 1980'li yılların başlarında şiirle de ilgilenmeye başladığını anlattı. Ders aldığı ustaların sanat neferleri olduğunu, onlarla her zaman gurur duyduğunu ifade eden Başar, şimdiye kadar 405 hilye-i şerif, yüzlerce kıt'a, 2 binin üzerinde tuğra, çok sayıda ebru, 3 cami yazısı ve çok sayıda levha hazırladığını kaydetti. Başar, Amerika, Kanada, Uzak Doğu ve İslam ülkelerinden ve yurtiçinde 2 binin üzerinde öğrenci yetiştirdiğini söyleyerek, bugün o gençlerin Türk İslam sanatlarını tüm dünyaya öğreten kültür elçileri olduğunu anlattı. Başar, tüm sanatların en hassası olan hat'ta, bütün sanatların en neşelisi ve renklisi olan ebruda 6'şar kuşak öğrenci yetiştirdiğini, icazet verdikleri birçok öğrencisinin bu geleneği devam ettirdiğini söyledi.
SANAT HAYATIN EN TEMEL UNSURUDUR
Aklı ve bedeni yettikçe sanata hizmet etmeye devam edeceğini dile getiren Başar; "Sanat, yanınızda insan bulunmadığı zaman bir arkadaş, geçim olmadığı zaman geçim kaynağı, çünkü sanattan da para kazanırsınız. İnsanı ve ülkeyi ayakta tutan şey sanattır. Sanat hayatın en temel unsuru. Çünkü Allah kâinatı sanatlı yarattı, çirkin yaratmadı. Kâinatın aslı sanat. İnsanlarımız gönülleri hangi sanata yatıyorsa onunla mutlaka uğraşsınlar. Gönüller kazandıkça Türkiye'de hiç bir adli vaka olacağını düşünmüyorum.
Bir sergi açılışında bir belediye başkanının sözü hoşuma gitmişti. 'Sanatçısı bol olan bir beldenin hapishanesi çok az olur, belki de bomboş olur' demişti. Adli vakaları azaltmamız için sanata yönelmemiz gerek" dedi. Son yıllarda kurum ve kuruluşlar ile yerel yönetimlerin desteğiyle özellikle gençler arasında Türk İslam sanatlarına büyük bir ilgi olduğunu söyleyen Başar; "Çünkü sanat bizim genetiğimizde var. Türkler savaşçı bir millet olduğu kadar, sanatçı bir millettir de. Son 15 yıldır içimizdeki cevherler birer birer keşfedilmeye başlandı. Nasıl ki Osmanlı döneminde olduğu gibi, günümüzde de halen İslam sanatlarında Türkiye lider" diye konuştu.
19.05.2012 Milli Gazete






























Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.