Şimdi olaya bu zaviyeden bakmayı deneyelim: Müslümanların, ona bakarak hayatlarını tanzim edecekleri bu bilgilerin derlenip yayımlandığı şey de bir kitap sonuçta ama mahiyeti göz önüne alındığında, bir Müslüman’ın o kitaba ‘mal’ veya ‘ticari meta’ olarak bakması ne kadar mümkün? Sonuçta bu da bir nesne ama içinde mübarek şeyler olan bir nesne.
Bu düşünceler, epeyden beri kafamda dönenip duruyordu ama bu netliğe kavuşması için Tüyap tarafından düzenlenen 12. Bursa Kitap Fuarı’na gitmem gerekiyormuş. Çok kalabalık olacağını düşündüğüm bir pazar günü gittim fuara. Daha fuar yeni açılmış. İnsanlarda bir yıllık kitap hasreti birikmiş. İnsanların, bir yıl boyunca bekleyip görmeyi hayal ettikleri yazarlar, çizerler, şairler gelecek buraya ve onlarla karşılaşıp bu hayallerini gerçekleştirecekler. Güya…
Ne bir heyecan vardı ne de kitaba kavuşmaktan kaynaklanan bir coşku
Fuarın düzenlendiği yere vardığımda, binaların dışındaki araçların çokluğu ve yine stantların bulunduğu binanın önündeki insan kalabalığı, fuara ilginin çok olduğu şeklinde bir izlenim uyandırdı bende. Sevindim doğrusu. O sevinçle binanın içine daldım ve ilk hayal kırıklığını orada yaşadım: İçerdeki insan sayısı, dışarıdaki insan sayısından fazla değildi. Dışarıdakilerin genel havası ise bir mesire yerinde dolaşmak gibiydi. Kâh alışveriş yapılıyor, kâh arkadaşlarla tur atılıyordu. Bazılarının ellerinde ise elbette fuardan alınmış kitaplar; poşet içinde kitaplar…
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/16409/kultur-ideoloji-ve-ticarete-yenik-dustu.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.