• İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 23 °C
  • Konya 21 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 25 °C
  • Trabzon 19 °C
  • Gaziantep 24 °C
  • Bolu 15 °C
  • Bursa 16 °C

M. Seyfettin Erol'dan: Ateş Çemberine Girmek Ya da Girmemek!

M. Seyfettin Erol'dan: Ateş Çemberine Girmek Ya da Girmemek!
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaşıyor. Beka bağlamında belki de ikinci bir örnek söz konusu değil; en azından hem iç hem de dış tehditlerin bir arada ve bir anda ülkeyi tehdit etmesi boyutuyla.
seyfettinerol22
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaşıyor. Beka bağlamında belki de ikinci bir örnek söz konusu değil; en azından hem iç hem de dış tehditlerin bir arada ve bir anda ülkeyi tehdit etmesi boyutuyla.

Dolayısıyla, oldukça kırılgan bir süreç ile karşı karşıyayız. Gerçek manada güvenebileceğimiz herhangi bir müttefik söz konusu olmadığı gibi, kendi içimizden başlamak üzere komşu-dost bildiğimiz birçok çevrenin de günübirlik meydan okumaları, aba altından sopa göstermeleri ile karşı karşıyayız.
Bu da bizim “caydırıcılık” noktasında hangi aşamada olduğumuzu göstermesi açısından oldukça dikkat çekici. Etken pozisyondan, edilgen duruma gelmek diye buna denilir!

Türkiye, güvenlik bağlamında “kaba gücü” merkeze alan farklı bir sürece, tercihe zorlanmaya çalışılıyor! ABD’nin  başkenti Washington yakınlarında yer alan Andrew askeri üssünde gerçekleştirilen toplantı bu açıdan oldukça önemli.
Toplantının ana temasını şeklen IŞİD oluşturmakla birlikte, esas konusu Türkiye. Bunu görmemek için şaşı olmak lazım!

ABD Savunma Bakanlığı’nın IŞİD’e karşı sahada birlikte çalışacakları yetkin bir gücün olmaması halinde hava saldırılarıyla elde edilecek başarının sınırlı olacağını ve Kobani’nin kurtarılamayacağını açıklaması oldukça dikkat çekici.
Bunun öz Türkçesi şu: “Kara operasyonu istiyoruz ve bunu da Türkiye’den bekliyoruz! Aksi takdirde Kobani düşer, Kobani düşerse 'Diyarbakır da düşer’!”
Dolayısıyla, Türkiye sistematik bir şekilde, istemediği bir savaşa sürüklenmek isteniliyor! Sinir uçlarına yönelik her türlü operasyonun altında da aslında bu hedef yatıyor.

Bunla ilgili denemenin üzerinden daha bir hafta geçti ya da geçmedi. Denemenin sonuçları ortada. “Yeni bir kalkışma”nın ya da “kalkışma provası”nın önüne geçmek için her türlü imkân seferber edilmiş vaziyette. “Ada”ya yapılan ziyaretlerden, bire on TOMA sayısına kadar her şey konuşuluyor. Ama sonuç ortada. 
Bazıları adeta Ankara’ya şu mesajı vermeye çalışıyor: “Sözün bittiği noktadasın, dikkat et!”

Nitekim, sınırlarının ötesinde bir güvenlik anlayışını/uygulamasını gerçekleştirmeye çalışan Türkiye’ye Misak-ı Milli sınırları içerisinden, hem de bu projenin (Genişletilmiş Misak-ı Milli) önemli sacayaklarından birini oluşturan “Türkiye Kürtlüğü” üzerinden bir mesaj veriliyor.
“Kobani” gerekçe gösterilerek, Türkiye ile bölge Kürtlüğünün arasına “IŞİD Duvarı” çekiliyor. Türkiye açısından büyük bir önem arz eden ve günümüz Derbent arayışı olarak da adlandırılabilecek olan “Ankara-Erbil Hattı” bundan dolayı hedef durumunda.

Dış politikada yaşanan “değerli yalnızlık” dönemi, artık “tehlikeli yalnızlığa” dönüşmüş vaziyette. Düne kadar uluslararası arenada sorunlarını çözmek için her türlü arabuluculuğuna soyunduğumuz ülkeler bile bu krizi ve yalnızlığı daha da genişletme-derinleştirme noktasında sıraya girmiş durumda. 
Türkiye’ye adeta dip yaptırılmak isteniliyor!

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar bu hususu “ateş çemberinin ortasındayız” şeklinde ifade ediyor ve bir dergiye verdiği özel röportajda şu cümleleri kullanıyor: “Yeni güvenlik ortamında, krizler süratle çatışmalara dönüşmektedir. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ülkemiz, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de jeostratejik öneminden dolayı bir ateş çemberinin ortasında bulunmaktadır.”
Akar, devamla şunları söylüyor: “...Bu ortamda, 2020’li yıllara yönelik olarak Kara Kuvvetlerimiz, caydırıcılık sağlayan ve simetrik üstünlük kazandıran kuvvetlerin yanı sıra hibrit harekât konseptinin ön plana çıktığı, konvansiyonel kuvvet kullanımı ile beraber asimetrik, özel harekat, siber, hava, uzay gibi ortamlardaki yeteneklerin kullanımının hedeflendiği bir askeri güç öngörmekte ve her an harbe hazır, beka kabiliyeti yüksek, süratli reaksiyon gösterebilen, küresel erişim ve hassas angajman yetenekleriyle donanmış bir kuvvet yapısına sahip olmayı hedeflemektedir.”
Mesaj çok net: “Oyunun farkındayız!” Andrew askeri üssünde ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey’in başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in “yoğun programını” gerekçe göstererek katılmaması bu açıdan dikkat çekici.

Evet, bu yangını söndürme gerekçesi olarak sunulan sınır ötesi bir kara harekâtının bu yangını daha da büyüteceği kaçınılmaz! Bizim itfaiyecilerimiz sınır ötesindeki yangını söndürmeye çalışırken, birileri içimizde yangın çıkartabilir ve bizimkiler gelene kadar da iş işten geçebilir! 
Allah muhafaza!
16.10.2014 Milli Gazete 
Bu haber toplam 828 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim