• İstanbul 21 °C
  • Ankara 24 °C

Medeniyetimizin temel taşı: vakıflar

Medeniyetimizin temel taşı: vakıflar
Lügat itibariyle “durmak; durdurmak, alıkoymak” mânâsına geliyor vakıf. Istılahî yani terim olarak ise “bir malın mâlikî tarafından dinî, içtimaî ve hayrî bir gayeye ebediyen tahsisi…”

Buradaki edebiyen lâfzı oldukça dikkat çekici. Kısacası hukukî bir tasarrufla kurulan ve İslâm medeniyetinin harcını oluşturan hayır müesseselerinden bahsediyoruz.

Yani vakfedenin şartı, Allah ve Resulü’nün (sav) sözü gibidir. Yani vakfeden şahıs vakfa, hukuka aykırı olmayan her türlü şartı koyabilir; bu şartları sonradan kimse değiştiremezdi. Bu hüküm bütün İslâm tarihi boyunca böyle olduğu gibi Osmanlı tarihinde de aynen devam etmişti.

Cumhuriyetle birlikte vakıfların ortadan kaldırılması, bu mülklerin el değiştirmesine sebep oldu ki, bu da -bugünlerde tartışılan Ayasofya vakfiyesinin hukuken çiğnendiği gibi- İslâm hukuku açısından büyük bir sıkıntıların başlangıcı hâline geldi.

Vakıflar İslâm hukuku açısından iki şekilde hüküm kazanır. Bunlardan birincisi mülk mallar üzerinde hakikî şahıslar tarafından kurulan vakıflardır. Bunlara sahih vakıf denir.

Devamı: https://www.gzt.com/gercek-hayat/medeniyetimizin-temel-tasi-vakiflar-3547409

Bu haber toplam 935 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim