• İstanbul 18 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 21 °C
  • Şanlıurfa 27 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 27 °C
  • Bolu 21 °C
  • Bursa 20 °C

Mehmet Şevket Eygi'den: Enderunî İsmail Bey Göçtü

Mehmet Şevket Eygi'den: Enderunî İsmail Bey Göçtü
Merhum İsmail Özdoğan'ın mesleği astsubaylık idi ama o bu ülkeye, bu halka, bu kültüre mareşaller gibi hizmet etmiştir.

Kültürlü Müslüman böyle olmalıdır. Evinde en pahalısından bir jakuzi varmış, televizyonu çok lüksmüş, bir alametmiş, otomobili şöyleymiş böyleymiş,  mutfağında ördek pişirme makinesi ayrıymış, tavuk kızartma makinesi ayrıymış... Bunlar beni hiç ilgilendirmez, kütüphanesine bakarım, hüsnühat levhalarına, halılarına ...  Bunlardan not alabiliyorsa ne âlâ. Alamıyorsa sınıfta kalır.

İsmail bey dinibütün ahlaklı ve faziletli bir Müslümandı.  Namazını muntazaman kılardı, Beyaz Saray'da iken  vakit namazlarında bitişikteki Dibekli camiindeki cemaate katılırdı.

Onunla dostluğumuz çok uzaklara gider. 1960'ların başlarında bir sene, yıllık iznini, sahibi bulunduğum Yeni İstiklal gazetesinin abone hesaplarını tanzime ayırmıştı.  Emekli olduğunda bendeniz Almanya'da sürgünde idim. İsmail bey BUGÜN gazetesinin idare müdürü olmuştu.  Kemalist vesayet rejimi  tarafından süresiz kapatılıncaya kadar o işi başarı ile yürütmüştü.

Müslümanlığın kemali ahlak iledir. Merhum İsmail bey gerçekten ahlaklı, faziletli, mürüvvetli idi.

İsmail bey, Osmanlı Araştırmaları ismiyle ilmî bir dergi yayınlamış, değerli ilim adamlarının   makalelerini basmıştı. Ne yazık ki, bu dergi Kültür Bakanlığımız  ve diğer kuruluşlar tarafından desteklenmemiştir.

Merzifon'da eski bir Türk evi almış, restore ettirmişti. Kaç senedir, bu yaz gel de biraz istirahat  et diyerek bendenizi davet etmek lütfunda bulunuyordu. Kısmet değilmiş, gidememiştim.

İsmail bey, merhum Muallim Mahiz İz üstadımızın rahle-i  tedrisinden geçip olgunlaşmıştı.  Kâmil zatlar, bir astsubaydan mareşal çıkartır işte böyle.

Zamanın çarkları dönüyor, yaşayanlar, vâdeleri gelince ölüyor.  İsmail beyi Erenköy Sahra-i Cedid  kabristanında   Seyyid Mahiz İz, müfessir Elmalılı Hamdi efendi ve Şeyh Musa Topbaş gibi ekabir-i ümmetin  yakınlarında bir yere defn ettik. O şimdi berzah aleminde...  Cenab-ı Hak rahmetiyle muamele buyursun, kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin.

(Oğulları  eczacı Ahmet ve matbaacı Sinan beyefendiler  ile kerimeleri öğretmen hanımefendinin, muhterem pederlerinin  sevap defterini daima açık tutacak şekilde salih ameller işlemelerini, hayır hasenat yapmalarını min gayri haddin  tavsiye  ve temenni eder,  refikaları hanımefendiye ve diğer bütün yakınlarına  başsağlığı diler  ve cennet buluşmalarını  Ekremü'l-Ekremîn hazretlerinden niyaz eylerim...  Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş...)

"İkinci yazı"

Demokrasiden İslam'a Geçiş

Demokrasiyi bir din gibi benimsemem ama onu İslam'a geçiş köprüsü olarak görürüm. İlk çocukluğumda M. Kemal rejimi vardı. Ondan sonra Millî Şef İsmet diktatörlüğü geldi. 1945'te çok partili hayata geçildi ama zulümler bitmedi. 1960'da İsmet Paşa devrildi, Celal Bayar Adnan Menderes rejimi...  CHP'nin çıkarttığı 163'cü madde giyotini çalıştırıldı. Ardından 27 Mayıs askerî darbesi... Sonra 12 Mart 1971 darbesi, bilahare 12 Eylül darbesi, en son 28 Şubat post modern darbesi...

Çok rejimler gördüm. Bunların, kötülük bakımından en hafifi demokrasidir.

Bazıları Türkiyede  İngilterede, İsviçrede olduğu gibi bir demokrasi istiyor. Böyle bir şey bir hayaldir. Çünkü  iyi işleyen kaliteli bir demokrasi olması için halkın olgun, şuurlu, uyanık ve bilgili  olması gerekir.

Bizim halkımız ise, 1925'ten bu yana  ezilmiş, cahil bırakılmış,  sersemletilmiş, yabancılaştırılmıştır.   On milyonlarca Türkiyeli, 1928'den önce yayınlanmış Türkçe kitapları, aynı tarihten önce ölmüş atalarının mezar kitabelerini  okuyamayacak kadar kara cahildir.

Halkın  bozulduğu bir yerde  tam ve örnek bir demokrasi olmaz.

Bizde yapılması gereken ilk iş,  Müslümanlara tam bir din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak, bağımsız din teşkilatı kurmak, bir İmam-ı Kebir seçip ona biat ve itaat etmek hürriyeti verilmesi olmalıdır.

Türkiyenin dominant unsuru Sünnî Müslümanlar olduğuna göre, onlar toparlanırsa Türkiye de toparlanır, onlar  dağılır çürürse Türkiye de çürür.

Şeytanî küfür rejimleri bin bir hile ve desise ile Sünnî Müslümanları bölmüşler, parçalamışlar, dağınık ve birbirinden kopuk hale getirmişler, Ümmet olmaktan çıkartıp sürülere çevirerek   bir İslam Protestanlığı  çığırı açmışlardır. Böyle bir durumda Müslümanlar demokrasinin imkan ve fırsatlarından faydalanarak İslam'ı bir düzen ve nizama geçemezler. Nitekim geçemiyorlar da.

Mübarek Ramazan aylarında bazı Müslümanlar papazlar, patrikler, zangoçlar, hahamlar, monsenyörler, pastörler ile toplanıp muhabbetli lüks iftarlar yapıyor ama yakın tarihimizde on beş yirmi cemaat liderinin bir araya geldiği görülmemiştir. Bu parçalanmışlık, bu Protestanlık, bu İslamcılık  bölünmüşlüğü İslam'ın ve Ümmetin  değil, maalesef küfrün ekmeğine yağ sürmektedir.

Sünnî Müslümanların yapacağı ilk iş birleşmek, ehliyetli bir İmam-ı Kebir'e biat ve itaat etmek, demokrasinin sağladığı hürriyet, fırsat ve imkanlardan yararlanarak İslamî düzene geçmek için Kur'anın, Sünnetin, Şeriatın, hikmetin ışığında, nasıl çalışılması gerekiyorsa öyle  çalışmaktır. Aksi takdirde  vesayet boyunduruklarından, demokratik diktatörlüklerden, ideolojik baskı ve terörlerden, hürriyet perdesi altında  köleliklerden, bin türlü rezalet ve kepazelikten, egemen azınlıkların maskarası olmaktan, belimizi büken cehaletten ve şuursuzluktan kurtulup hürleşmemiz mümkün olmaz.

13.10.2012 Milli Gazete

Bu haber toplam 728 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim