• İstanbul 22 °C
  • Ankara 26 °C

Miguel de Unamuno, Dil Ve Yalan

Miguel de Unamuno, Dil Ve Yalan
“Beşikten çıkıp geliyor keder bizeVe beşikten geliyor sevinç de…”

“Ona yalan söyledim, kendime yalan söyledim. Hep böyle oluyor! Herşey bir düş ve düşten başka bir şey yok. İnsan konuşurken yalan söylüyor ve kendi kendine konuşurken, yani düşündüğünü bilerek düşündüğü zaman yalan söylüyor. Fizyolojik yaşamdan daha gerçeği yok. Söz, toplumsal üründür, yalan söylemek için yaratılmıştır. Bir düşünürümüzün, gerçeğin de söz gibi toplumsal bir ürün olduğunu söylediğini duydum, zaten herkes buna inanıyor ve buna inanırlarken anlaşıyorlar. Toplumsal ürün olan yalandır…” Bir dilin elini yalandığını duyumsayınca haykırdı: “A! Burada mısın Orfeo? Sen konuşmadığına göre yalan da söylemiyorsun, hatta ben kendi kendini aldatmadığını ve yalan söylemediğini düşünüyorum. Evcil hayvan olmana karşın, insandan bir şeyler almış olman gerekir. Yalan söylemekten ve kendimizi önemsemekten başka bir şey yapmıyoruz. Söz, bütün duygularımızı ve izlenimlerimizi abartmak için… hatta bunlara inanmak için yaratıldı. Söz, öpücük ve kucaklaşma gibi, her türlü uzlaşmalı anlatım türü… Her birimiz yalnızca rolümüzü oynamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hepimiz roman kişisiyiz, hepimiz maskeyiz, hepimiz komedyeniz!… Tek gerçek, konuşmayan ve yalan söylemeyen fizyolojik adamdır…”

Augusto Pérez, sokakta gördüğü ve çarpılarak peşinden gittiği güzel piyano öğretmeni, dönemin feministi (eniştesinin deyişiyle geleceğin kadını) Eugenia’ya aşık olduktan ve deyim yerindeyse gönül gözü açılıp bütün kadınları güzel görmeye başladıktan sonra bu sözleri, aşırı tacizkâr davrandığı ve iltifatlara boğduğu ütücü kız Rosario’nun ardından köpeği Orfeo’ya sarf etmişti. Bilerek isteyerek ve düşünerek, her gün gördüğü, âşık olana kadar hiç fark etmeği Rosario’ya bir yolculuğa çıkmak istediğini ve onun da kendisine eşlik etmesini arzuladığını söylemiş hatta onu buna ikna etmişti. Bu sırada Cemal Süreyya’nın dediği gibi (“Ayışığında oturuyorduk, bileğinden öptüm seni. Sonra ayakta öptüm, dudağından öptüm seni. Kapı aralığında öptüm, soluğundan öptüm seni”) zavallı kızı öpücüklere boğmuştu, zengin bir mirasın tek varisi olan Augusto Pérez. Sonra yaptıklarından dolayı kendini iyi hissetmemiş olmalı ki kızı dışarı gönderip yalnız kalmış ve belki kitaptaki tüm kahramanları gibi varlığı kuşkulu bir roman kahramanı olan köpeği Orfeo’ya yukarıdaki sözleri etmişti. Augusto belki de içindeki köpeğe konuşuyordu. Kültürün, dilin baskıladığı biyolojik hayvana.

Unamuno, insanın yaşam seyahatinin tüm aşamalarına hakim, gelinen noktanın bir eleştirisini yapıyordu. Hem de bunu 1914 gibi erken bir tarihte gerçekleştiriyordu. Dünyayı derinden etkileyecek psikanalizin emekleme aşamasında olduğu bir dönemde, Freud’un “Rüyaların Yorumu” kitabını yazmasından 14 yıl sonra ve dil konusunda sansasyonel çıkışlar yapan J. Lacan henüz 13 yaşındayken Unamuno bu kitabı yayımlamıştı.

Devamı: https://www.izdiham.com/miguel-de-unamuno-dil-ve-yalan/

Bu haber toplam 551 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim