Kimse komplo olmadığını söyleyemez. Bu hayatın ve tarihin akışına uygun düşmez. Lakin her şeyde bir komplo aramak ve kurgulamak da hastalıklıbir ruh halini yansıtır. Psikolojik bir hastalıktır. İnsanı pesimist ve tutuk hale getirir. Müslümanlar üzerinde komplo uygulanıyor lakin Müslümanlar da temelsiz komplolara kulak kabartıyor. Her yerde komplo izleri görüyor! Bu yolla ödevlerini yapmadan kabahati düşman güçlerin üzerine serpiyorlar. Böylece felaket katmerli hale geliyor. Buna komploya yatkınlık hali veya teşne olmak diyoruz. Bu ancak çaresizlik üretir. Asıl felaket komplonun varlığından ziyade kafayı komplolar ile bozmaktır. Varsa yoksa komplo üretmek ve böylece iradeyi felç etmektir. Komploya yatkınlık bir edilgenlik halidir.
Cezayirli düşünür ve sosyolog Malik Bin Nebi 'kabiliyetü'l hezime/Yenilgiye teşne olma hali' diye bir kavram otaya atmıştır. Bu, İbni Haldun'un 'mağluplar galipleri taklit ederler' tezinin bir uzantısıdır. Komplo teorilerine yatkınlık gibi bunun türevlerini üretmek de mümkündür. Bu, İbni Haldun'un 'mağluplar galipleri taklit eder' kuralına ve tezine dayanıyor ya da onun gelişmiş halidir. Bu tez veya teoride felaket olan husus savaşta yenilmek değil yenileceğine inanmaktır. Bu manen teslimiyettir. Zira yenilseniz de bir müddet sonra toparlanabilirsiniz. İradenizi felç eden yenilme tutkusuna kapılmışsanız toparlanmak müyesser olmaz. Bu halden kurtulmadıkça ayaklarınızın üzerine doğrulamazsınız. Komplo meselesinin gölgesi hakikatinden büyüktür. Komplo teorilerini inanmaya yatkınlık veya ona teslim olmak psikolojik bozgundur. Bu ruhla zafer kazanılamaz.
Devamı: https://www.fikriyat.com/yazarlar/mustafa-ozcan/2025/11/03/komplo-teorilerine-tesne-olmak































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.