“Seni merak etse bir bahane bulup arar, sorar, yeter ki istesin, kalkar gelir, seviyor olsaydı geri dönerdi…” gibi cümleler kurarak aramayanı, yazmayanı, gidip de geri dönmeyeni rencide edip, onları doğrudan haksız göstererek ve suçu onlara atarak bazen kötü bir yanılgı içine düşüyoruz.
Bu sadece bir yanılgı da değil aslında…
Ayrıştırmanın da fitilini ateşliyor, insanların birbirinden soğumasına sebep oluyoruz.
Kimse durup dururken kalkıp gitmez. Durup dururken kalkıp gidiyorsa ona da yapacak bir şey yok demektir.
Gelmiyorsa, aramıyorsa, yazmıyorsa “vardır bir sebep” demediğimiz sürece ayrılıklara ciddi anlamda olumsuz katkıda bulunmuş olacağız.
Yoktan yere dünyası zehredilen birine “geri dön” demeden önce zehredene “neden bunu böyle yaptın?” demek zorundayız.
Anadolu’da bir laf var…
“Dayak atan dayağı attı da dayak yiyen ne etti bakalım?”
İşte bu, adalet mekanizmasının çalışmaya başladığının göstergesidir.
Unutmayın, adalet yalnızca adalet saraylarında aranmaz.
Eskiden köylerde ihtiyar heyetleri vardı.
Devamı: https://www.dirilispostasi.com/modern-ihtiyar-heyetleri-sosyal-medya-ve-iliski-danismanlari































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.