• İstanbul 18 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 24 °C
  • Konya 21 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 25 °C
  • Trabzon 19 °C
  • Gaziantep 23 °C
  • Bolu 17 °C
  • Bursa 15 °C

Mustafa Özcan'dan: İhanet yarışı

Mustafa Özcan'dan: İhanet yarışı
İslam alemi ihanet çemberiyle karşı karşıya. Bugün bu çember uç noktasına ulaşmış bulunuyo. Bununla birlikte ihanet çemberi ilmik ilmik örülmüş günümüzdeki seviyesine ulaşmıştır.
mustafaozcan11

İslam alemi ihanet çemberiyle karşı karşıya.  Bugün bu çember uç noktasına ulaşmış bulunuyo.  Bununla birlikte ihanet çemberi ilmik ilmik örülmüş günümüzdeki seviyesine ulaşmıştır. İslam dünyasında fazilet yarışı yerine ihanet yarışı sahneleniyor. Sözgelimi, Filistin meselesi yıllardır hain ellerin elinde bulunuyor.  Kendi halkına karşı ihanet içinde bulunan liderler kuşağı ile karşı karşıyayız. Sözgelimi,  Mahmut Abbas İsrail’in Kudüs veya Mescid-i Aksa meselesini dini bir mesele haline getirmek istediğini ileri sürüyor. Halbuki, meselenin özü siyasi değil dinidir. Siyasi yönü dinini yönüne bağlıdır.   Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblegahı, İsra ve rıbat diyarıdır. Bununla birlikte, Özerk Yönetim meseleyi dini bir mesele olarak görmüyor.  Mesele dini mesele olmaktan çıkarsa mücadele İslam eksenli veya İslam dünyası eksenli olmaktan çıkar. Filistinliler yalnız kalır.  Bu durumda İslam dünyası boyutu eksik kalır. Mesele sadece Filistinlilerin omzuna kalacaktır. Bu durumda bu davanın kaybedilmesi mukadderdir. İsrail ise meseleyi dini boyutlu olarak görüyor. Bu meselenin siyasi boyutu olmadığını göstermez. Lakin siyasi boyut dini boyuta bağlı ve tabidir.  Filistin Yönetimi ise meseleye tersinden bakıyor. Bu bilinçli bir tutum ise ihanettir. Değilse gaflettir.  Dolayısıyla Filistin yönetimi gaflet ile ihanet arasında gidip gelmektedir. 

Arafat ve arkasında bıraktığı anlayış eski Ankara valilerinden Nevzat Tandoğan’ın yaklaşımını akla getiriyor. Bu yaklaşım şudur:  Bu memlekete komunizm gelecekse onu da biz getiririz. Solculara gerek yoktur.  Filistin yönetimi de şöyle diyor: İhanet gerekirse onu da biz yaparız. İlaveten hainlere gerek yoktur.  Hainlikte kimsenin bizimle yarışmasına izin vermeyiz.   İhanet gerekirse bunu biz yaparız, başkalarına izin vermeyiz. Zira ihanet sonuç itibarıyla maddi getirisi, manevi götürüsü olan bir eylemdir. Bu hususta karalama  yaptığım veya abarttığım varsayılabilir.

 

Kesinlikle değil. Filistinli akademisyenlerden Abdussettar Kasım bu ihanet yarışının sadece bir parçasını yazmaktadır. El Cezire.net sitesine yazmış olduğu bir makalede  tarihi çizgi içinde Filistin Özerk Yönetiminin ihanetini dile getirmektedir. 1968 yılından beri İsrail tarafından Filistinlileri kontrol edecek taşeron bir muhatap ve yapı aranmıştır. Golda Meir 1973 yılında taşeron özerk yönetim tezini yeniden gündeme getirmiştir. Camp David’in mimarlarından Menahem Begin, 1978 yılında başkenti Beytiüllahim olacak Batı Şeria ve Gazze’den müteşekkil bir Filistin otoritesi kurulmasını teklif etmiştir. Öngörülen Filistin yönetimi bölgeyi kontrol altında tutacak bir polis gücüne sahip olacaktır. Bu polis gücü de ihtiyaca göre İsrail tarafından silahlandırılacaktır. Şaron ise bu düşünceyi Köy Birlikleri projesiyle olgunlaştırmaya çalışmıştır.

 

FKÖ bu teklifleri elinin tersiyle itmiş ve Filistin otoritesi ve özerk yönetim kurulması fikrini ihanet olarak değerlendirmiş ve bunu kabul edenleri idamla yargılamış, cezalandırmıştır. Şaron’un  Köy Birlikleri projesine destek veren ve projeyi sahiplenen Köy Birlikleri Başkanı Yusuf Hatip’i Ramallah’da suikastla öldürmüştür.  Sonraki dönemde ise Arafat ve arkadaşları benzeri bir süreci ve projeyi sahiplenlenmişler ve Oslo anlaşmasını imzalamışlardır.  Direnişi değil işgalciye şirin gözükme müzayedesini benimsemişlerdir.  Abdussettar Kasım, Yusuf Hatip ve benzerlerine karşı çıkmanın milli bir tutumdan değil milli ihanet sürecini kimin yürüteceği meselesinden kaynaklandığını yazmaktadır.  İhanet çeteleri 'dümende kim olacak?’ sorusu üzerinden birbiriyle yarışa girmiştir. Bunun sonucunda Oslo anlaşması kabul edilmiştir. Bu anlaşma ise Menahem Begin’in teklif etmiş olduğu Filistin otoritesi ve özerk yönetim planından daha geri bir adımdır.  Bugün Ramallah’da hüküm sürünler;  Yusuf Hatip’i öldürdükten sonra  onun kotluğuna oturanlardır.

 

11.10.2014 Milli Gazete 

Bu haber toplam 618 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim