• İstanbul 25 °C
  • Ankara 29 °C

Nazan Bekiroğlu; Hayatımın Merkezinde Duran Şey Yazıdır, Yazarlık Değil

Nazan Bekiroğlu; Hayatımın Merkezinde Duran Şey Yazıdır, Yazarlık Değil
Yazı ve yaşantı arasındaki ilişkinin mahiyeti edebiyatın en vazgeçilmez sorularındandır.

Tercih ettiği sade ve “kasten daraltılmış” hayatı ve yazı evreninin derinliğiyle bu bağlamda modern edebiyatın en çok merak edilen isimlerinden biridir Nazan Bekiroğlu. Tarihin içinden kurduğu karakterlerin zamansızlığıyla kendisi de “bu zamanda” değil “tüm zamanlarda” yaşıyor gibi hissettirir okurlarına.

Bu nedenle yaşadığı “evren” çok merak edilir ama oraya girmek pek de mümkün değildir. Kaleme aldığı metinlerin birçoğuna ruhunu aksettiren şehri Trabzon’da geçirilen iki günün neticesinde çıktı bu söyleşi.

Bekiroğlu ile başta son dönem eserlerinde hissedilen dönüşüm ve gelenekle ilişkisinin bugün geldiği nokta olmak üzere, yazmak ve yaşamak arasındaki ilişkiye, şehirlerine, kahramanlarına dair pek çok şey konuştuk. Sizleri Nazan Bekiroğlu’nun büyülü evrenine davet ediyoruz.

İşinizin hayli zor olduğu muhakkak. Yazarın hayatını merkeze alan eleştiriden, okumadan imtina etsek de önümüzde duran bir külliyat var. Kasıp kavuran… Hatta bazen “dayanma cesaretim yok elime almaya” dedirtecek bir külliyat… Okur bu külliyatın arkasındaki yaşamı merak ediyor. Yaşamakla yazmak arasında bir ilişki var mı?

Olmaz mı, hem nasıl var. Yıllar önce Hilmi Yavuz’un bir cümlesi üzerinde uzun uzun düşünmüş, bunu kendi yazı maceramda sınama imkânını da bulmuştum. Demişti ki “Sanat evren karşısında öznel bir duruşun ifadesidir. Ve bu, yaşama dair bir tekliftir.” Ben böyle olmasam benim yazdıklarım öyle olmazdı neticede. Benim gördüğüm, yaralandığım, çıkış yolu aradığım bir hayat bende yazı kılınır sonuçta. Bu, duygularımdan yaşantılarıma kadar, başıma gelenler ve gelmeyenler kadar her alanı kapsar. Ama bu ilişki “Al eline kalemi yaz başına geleni” seviyesinde kalıyorsa orada edebiyattan söz edilemez. Ham yaşantının dahası birinci tekil şahıs duygunun dil ve terkip üzerinden edebiyat kılınması gerek. Bu da ister istemez bizi okuyucunun en masum merakı olan yazı-yaşantı ilişkisinde bir suniliğin varlığını fark etme noktasına doğru çeker. Bu yüzden kendi adıma sık kullandığım bir cümleyle “Sizin gördüğünüz dumanı, ateşi bendedir” diyebilirim.

Devamı: https://www.izdiham.com/nazan-bekiroglu-hayatimin-merkezinde-duran-sey-yazidir-yazarlik-degil/

Bu haber toplam 594 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim