Ayasofya sadece bir taş yığını değildir. O Doğu Roma İmparatorluğu’nun gücünü simgeler. Tarihte eşi benzeri olmayan büyüklükteki kubbesiyle Doğu Hıristiyanlığının kuşatıcı ruhunu resmeder. Roma hükümdarlarının taç giydiği mabeddir. İktidar onun eşiği öpülmeden elde edilemez.
Hz. Peygamberin Müslümanlara çizdiği bir hedeftir Ayasofya. Onun bulunduğu şehri fethedecek komutan da asker de Peygamber duası almıştır. Bu dua hatırınadır ki nice Müslüman hükümdar ve komutan gücünü topladığında soluğu İstanbul kapılarında almıştır. Boşuna değildir 80 yaşında saçı sakalı ağarmış bir şekilde Eyüp el-Ensari Hazretlerinin surların dibinde Rabbine kavuşması…
Nihayet Hz. Peygamberin asırlar öncesinden verdiği müjde 29 Mayıs 1453’te gerçekleşmiş ve İstanbul, İslam dünyasının sınırlarına dahil olmuştur. Anlamı kendisinden de büyük olan Ayasofya kılıç hakkı olarak camiye çevrilmiştir.
Ayasofya, İstanbul’un fethini takip eden 1 Haziran 1453 Cuma günü Akşemseddin’in imamlığında ve Fatih Sultan Mehmed adına okunan hutbe ile cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı döneminde defalarca tamirat geçiren bu kutlu mabedin bugüne gelebilmesi için Mimar Sinan’ın hünerli elleriyle mümkün olmuştur.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/kitap/necip-fazil-zincirler-kirilsin-ayasofya-acilsin-h41415.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.