Türkçe'yi kimimiz zengin bulur, kimimiz fakir. Kimimiz dile dair kafa yorar, kitap okur; kimimiz ise dili salt bir konuşma aracı olarak algılar. Öyle ya da böyle Türkçe bizim anadilimiz olduğundan, herkesin bu dil hakkında az çok fikri vardır. Biz de belki yeni bir perspektif kazandırır düşüncesiyle bu konuda araştırmalar yapmış, yazılar kaleme almış ve muhtelif yerlerde konferanslar vermişNihad Sami Banarlı ile Türkçe üzerine konuştuk.
(Not: Bu “hayalî” röportaj metni, Nihad Sami Banarlı'nın 'Türkçenin Sırları' kitabından iktibaslar yapılarak oluşturulmuştur.)
Dil devrimiyle başlayalım. Dilimizde yer alan Arapça ve Farsça kökenli kelimeleri kovma faaliyetlerine karşı duranlardan ve bu konuda pek çok konuşma yapanlardan birisi olarak bu mücadelenizin sebebini sorsak ne dersiniz?
Kelimeleri hor görmek, hakir görmek, hele şu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, onların oluş ve yontuluş tarihini bilmemekten ve umursamamaktan doğan bir gaflettir. Çünkü milletlerin olduğu gibi kelimelerin de tarihi vardır. Bu milletin ataları asırlarca o kelimelerle duymuş, onlarla düşünmüş, birbirlerini ve evlâtlarını o kelimelerle sevmiş, bu kelimeleri millî bir sanatla işleyip güzelleştirmiş ve kendi musıkîsiyle seslendirmişse, evlâtlar artık o kelimelere düşman kesilemezler. Buna büyük milletler değil, yaratılıştan küçük milletler bile cesaret etmemiştir. Böyle, bir tarih boyunca işlene yontula, güzelleşmiş, halk şiirine, aile harimine, millî vicdana yerleşmiş kelimeleri sevmemiz, anlamamız ve korumamız tabiiidir.
Bunları anlatınca “Bir kelime attıysak ne zararı var, yerine yenisini koyduk ya” diye itiraz edenler oluyor. Hâlbuki işin içinde aralarında mana farkı olan pek çok kelimenin bir kelimeyle karşılanması ve tefekkürün kısıtlanması vakası söz konusu değil mi hocam?
Türkçe bir mecazlar ve cinaslar lisanıdır. Onda her kelimenin birçok manası olmuş, her kelime birçok başka sözle birleşerek zengin bir mana âlemi, bir kelime ailesi kurmuştur. Türkçeden, Türkçe veya Türkçeleşmiş bir kelime atmak, çok kere bir kabile halkını toptan öldürmek kadar kabarık sayıda bir harcayıştır. Türkçeyi fakirleştirmek için “adam” yerine kişi, “insan” yerine kişi, “zat” yerine kişi, “şahıs” yerine kişi vb. dememizi isteyenlerin düştükleri korkunç hata çok yerde belirtilmiştir.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/19170/nihat-sami-banarli-kelimelerimizi-sevmeliyiz.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.