Tefekkür edildiğinde ise çok boyutları olan bir kelime olarak karşımıza çıkar. Mülteci, iltica eden; sığınan, himaye isteyen (Doğan, 2014, s. 1257).
İnsanlık nereye iltica etmeli?
İyiliğe mi kötülüğe mi? Hangisi zuhur etmekte elimizden, dilimizden…
Din ile neler emredilmekte? Bugünkü yaşayışımızın arka planında neler var? Bu gibi sorular bizi biz yapan temel değerleri hatırlatıyor. Ben kimim? Biz kimiz? Nasıl bir insan olmalıyım?
Mülteci; sığınan, himaye isteyen fakat nereye?
Felsefe; “yolda olmak?” fakat hangi yol? İnsan dünyaya gelmiştir fakat niçin ve nereye gitmek üzere?
Yaşadığımız dönemin insani/ahlâki sorunları bizi bu vb. sorgulamalara mecbur bırakmış görünüyor.
Tarihi süreç içinde, insana emanet olarak bakmak bir hayat düsturu olabilmiş
Öncü Müslüman Şahsiyetlerimizin yaşayışı böylesi düsturları gösteriyor
Her birinden önce Peygamberimiz geliyor. O’nun (s.a.v.) örnekliği, tüm insanlığa gönderilen, Allah tarafından övülmüş ahlâkın örneği olarak önümüzde duruyor.
İnsanlık bize emanet, insanlığın bugün ve gelecekte insanlara emanet olduğunu bilmekteyiz. Ancak bu bilinç, tutum ve davranışlarımıza nasıl yansımakta?
Emr-i bil maruf nehy-i ani’l-münker düsturu mesela, kaç yıl da yaşansa, insan hayatını anlamlı kılmaya yetecek bir düstur. Kişiye kötülük yaptığını söylemek, Peygamberimizin yaptığı gibi güzel bir üslupla.
Emin olmak gibi. Muhammed’ül Emin; özü ve sözü bir olmak, insanlar için güvenilir bir insan olmak;
Âkif gibi sözünde durmak,
“Festekim kema umirte” ayetinde olduğu gibi doğru ve dürüst olmak,
Ecdadımızın şanlı mirasına sahip çıkarak köklerine bağlı kalmak,
Vatan, Millet, Peygamber Aşkıyla kanlarını al bayrağa sunan vatan evlatlarının asil duruşuna vefalı olmak,
Hepsinin kesişiminde özünü bilmek - kendisi olmak.
Dar çukurlardan, muhtelif korkulardan insanı tutup çıkaracak olan güç nedir? Bu kudret nerede, nasıl aranmalıdır?
İnsanlığımız Peygamberimizin İnsanlığına, Mükerrem Ahlâkına, Müslümanlığına iltica etmeli.
Günümüzü, ömrümüzü aydınlatan Mevlid Kandili.
Mevlid. Veladet. Doğum.
Alemlerin, hürmetine yaratıldığı Habibullah Peygamberim (s.a.v.)
Gelişiyle alemleri nura gark eden güzel insan Peygamberim
O’nun (s.a.v.) ahlâkıyla ahlâklanan insan ne güzeldir.
“Her dem yeniden doğarız bizden kim usanası” diyordu Yûnus.
İnsanlığımız her an iyilik ve güzellik için doğmaya hazır
İslâm’ın insana verdiği değer, Peygamberimizin ümmetine olan sevgisi, her gün yeniden doğma imkânını bize vermiştir
21. asrın ve geleceğin değişmeyen kaidesi, İslâm’ın emirleri ve Peygamberimizin örnekliğidir.
O’nun (s.a.v.) doğumu umuttur sevinçtir, sevgidir. Kin ve düşmanlık sona erer, muhabbettir. Haklı olunan konularda dahi affetmenin hafifliğiyle yaşamayı seçmektir.
Bismillah diyerek bir yerden başlamaktır.
Allah ile olmaktır. Hz. İbrahim gibi teslim olmaktır. Tevekküldür. Her konuda Allah’ın emrini öncelemektir.
Gazze gibi şahit olmaktır. Gazze’ye şahit olmaktır.
Zulme inat, sevmektir merhameti
Küfre karşı direnmektir.
Velhasıl-ı kelam; Habibini Ümmetine gönderen Allah’a sonsuz şükretmektir.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.