• İstanbul 16 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 18 °C
  • Konya 12 °C
  • Sakarya 13 °C
  • Şanlıurfa 18 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 13 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 15 °C

Romanlarıyla Türk edebiyatının nefesini açtı

Romanlarıyla Türk edebiyatının nefesini açtı
Yargılar, son verişler, esirgemeyişler arasında suskun bir göçle başını masivadan maveraya uzattı Bahaeddin Özkişi… Reşit Güngör Kalkan yazdı..

Erbabına sözümüz yok, mihmandarlığımız elbette merhumu henüz keşfedenler için; Özkişi’nin birbirinden ilginç kurgu, teknik ve üslûpla kaleme aldığı öyküleri okunduğunda görülecektir ki devrinin, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifadesiyle, “Devam et evladım, sen on tane Sait Faik edersin” dediği saklı kalan elmas gibi parıldamaktadır. Kanımca sadece hikâyelerine has bir yargı değildir bu elbette. Özkişi, romanlarında, kıvrımları belirsiz, tekniğin zıddına bir kurgu ve maalesef dar çerçeveyle sınırlı kalmış kahramanlar albümüyle ‘zil, şal ve gül’ diyerek Endülüs’ü hatırlayan Yahya Kemal’den ziyade, Üçler Kırklar Yediler’in yazarı Mustafa Necati Sepetçioğlu’na yakın durur. Bu yakınlığı genosid ustalarının ahilikten öğrenecekleri çok şeyler olduğu akılda tutulmalı, ki barbarlığa amade kazıklı voyvodaların torunları veya klasik Yahudi ritüellerinin mason localarında uyandırdığı bir heyecan dalgası içindeki milliyetçilikten Allah var, ayırmak farz olsun. Kabuk bağlamış, örselenmiş, 1950 sonrası Türk milliyetçiliğinin ızdırap halinin daha çok bu eserler üzerinden okunduğunu söylemek çok zor olsa da popüler fantastik edebiyatın -dekor olarak az da olsa kullanılması dışında- Peyami Safa sonrası Sokakta ile yeniden gündeme geldiğini söylemek çok da rahatsız edici değil.

Bunun farkında olan başı sonu belirli milliyetçi ideologlar, edebiyatın hemen astında eğleşen Göç Zamanı’nın yazarını pek geç zamanlarda keşfetmişlerdir. Öyle ki, Köse Kadı’nın, Uçdaki Adam’ın, Sokakta’nın sesi pek solgun yazarına doksan sonrası tesadüf etmişlerdir. ‘Solgun bir adam’, zamanın soldurduğu arzularından hikâyeleriyle birlikte uçmağa varmış, değil Türk, belki de dünya edebiyatının soluğu böylece tıkanmıştır. Bu yargının -en azından- Türk edebiyatı adına önemini kavrayanlar, Köse Kadı’nın yazılış tarihi itibarıyla bir kehkeşan cümbüşü sunduğunu bilenlerdir. Kurgu, olay, zaman ve mekân dörtlüsü içerisinde, Yavuz Sultan Selim’in kayıp oğlu olan Köse Kadı’nın Macaristan sınırlarında, Devlet-i Ebed Müddet adına, soylu ve pek ‘acayip’ serüvenlere soyunmuş olması, popüler edebiyatın sonraları bir arka fon olarak Osmanlı’yı kullanmasının yolunu da açmıştır. Romanın serüvenler yumağı halinde, aklın sınırlarını zorlayan cinayetler, keşifler ve mücadeleler albümü oluşturması, bir gerçeği kelimeler vasıtasıyla dört başı mamur bir şekilde manalandırmak kaygısından başka bir şey taşımamaktadır.

Sokakta’nın bir klasik olarak ruhuna sinen Osmanlı terkibi içerisinde işaret ettiği husus

Özellikle ikibin sonrası popüler roman, daha çok din ve bahsi geçen ‘devlet’ mottosundan arındırılmış, alelade, çoğunlukla aşk ve zevk basitliğine hapsedilmiş serüvenleri merkez tutarak gelişmiştir. ‘Sol’un sahtelikleriyle savrulan sözde tarihî roman, diyalektiğin yapısı bozularak, felsefesi örselenerek gerçekliğinden hassaten uzaklaştırılmıştır. Zira Türk’ün tarihi, İslâm’dan ayrı düşünülemeyeceği gerçeği karşısında hayal gücünün ulaşabileceği sınırların dahi ötesinde yalanlar, üçkâğıtlar, sahtelikler romanın ruhunu derinden yaralamıştır. Oysa geleneğin şekillendirdiği roman, belgelerin, delillerin peşisıra kurgulanırken, Uçdaki Adamgibi eserler, Köse Kadı’nın devamı halinde geleneği yüceltmekle beraber gerçeği kutsamayı yeğlemiştir. Uçdaki AdamÖzkişi’nin tarihe bağlılığının milliyet düşüncesiyle neşet eden fağfurdan cümlelerin, zeki kahramanların, kıvrak akıl oyunlarının ve orijinal buluşların sergilendiği nehir roman serisinin ikincisini oluşturur.

Sırrımızı aşikâr edelim ki mevzu kavileşsin; belli ki Bahaeddin Özkişi’nin eserlerini neşreden yayınevinin cümle çağrıları arasında silinip giden bir ismin edebiyat âleminde sıkılmış bir yumruk gibi duran aşinasız ruhu fena halde daralmışa benzer. Bu dargınlığın ve de susuş kumkumasının bahsi geçen la yüsel taife ile yakından ilintisi olmalı; yargılar, son verişler, esirgemeyişler arasında suskun bir göçle başını masivadan maveraya uzatan Bahaeddin Özkişi, artık edebiyat mantığının ötesinde, hayırları yadsıyan kronik ve fakat insicamsız bir milliyetçiliğin sahiplendiği sıfatlarla sürdürmektedir varlığını. Sokakta’nın bir klasik olarak ruhuna sinen Osmanlı terkibi içerisinde işaret ettiği husus, bütünüyle unutulan alışkanlıkların serlevha halinde ilamından başka bir şey değildir.

10 Kasım 1975 tarihinde Türk edebiyatının çok önemli bir kalemi, henüz kırk yedisinde, Göç Zamanı’nın basımının gerçekleştiği gün baki âleme göçer. Bu göçüşün edebiyat adına önemli bir kayıp olduğu hususunda hiç şüphemiz yok, lakin kader adına emr-i hak vaki olduğunda susmak en güzelidir.  

Reşit Güngör Kalkan yazdı

www.dunyabizim.com

Bu haber toplam 855 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim