“Şairlik” dendiğinde sıralanacak birçok kalıp vardır. Sessizlik, akşam vakti, ölüm, acı… Belki bunlar günümüzde nostaljik unsur olarak hatırlansa da bunların birçoğu şairlerin yakasını bırakmaz. Şiiri besleyen en önemli etkenlerin başında şairin ruh hali gelir. Şair, şiirini oluşturacak en uygun ortamın arayışındadır. Şiir nasıl ki bir işçilik sonunda ortaya çıkar, bu süreçte şair kendisi için uygun şartları gözeterek bu imkânları bir araya getirir.
Fatma Şengil Süzer, sessizliğin ortasından konuşuyor Söyle Sessizlik’te. Kitap isimleri bazen bir şiirin adından güç alır ve çeşitli duyguların terennümüyle vücuda gelir. Bazen de kitabın bütününe hâkim olan bir duygunun dile gelişini anlatır kitabın adı. Süzer’in kitabında karşımıza çıkan durum da bunun gibidir. Kitapta derin bir sessizlik vardır ve şair münzevi bir halin şiiriyle konuşur.
Kitapta “Münzevi”, “Çocuğun Yere Düşerken Çıkardığı Sessizlik”, “Kırdığım Kalpler Yüzünden” gibi şiirlerde derin bir sessizlik kaplıyor her yeri. Şair, sessizliğin ardında kalan gürültüyü hayatın içinde bırakarak bir köşeden izliyor dünyayı. “Bahçe Kokusu” şiirinde dediği gibi “çık bu şehirden çık bu şehirden” diyerek şehrin gürültüsünü bir kenara bırakmayı salık veriyor.
Kelimeleri hassas terazide tutuyor Fatma Şengil Süzer. Sözü uzatmadan ve yormadan, kısa dizelerle, vurgularla şiirini oluşturuyor. Birçok şiirde tek kelimeden oluşan dizelere rastlamak mümkün. Bu okuyucu nezdinde bir artı olarak kaydedilebilir. Kitap bir solukta okunacak ve okunduktan sonra da zihinde yer edecek imgelerle kurulu. Kitabı kapattığınızda zihninizde sessizliğin koyu hali, uzak şehirler, aşkın hisli yanı, ölümün tanımsız acısı capcanlı duruyor. Şair, kısa ama diri söyleyişlerle kendine hayatın ortasından yer açmasını böylelikle başarmış oluyor.
İmgesi bol bir şair
Fatma Şengil Süzer, kendine has söyleyişlerle kurduğu şiir dünyasında karşımıza her an bir sürprizle çıkacak engin bir gönle sahip. Daha önemlisi, ifadeleri öylesine yerli yerinde kullanıyor ki şaşırmakla tebessüm etmek arasındaki çizgide bir yerde giriyoruz şiirlerinin dünyasına. “kalbimin içinde bir fili / taşıyıp duruyorken / gülümsemekten/”,“taşlar soğuk, sular buzlu, bebek beşikten düşmüş / yırtılmış mavi koza”
Çocuklardan, kardeşlerden, secdeye gelen alnın serinliğinden ve kul olmanın güzelliğinden bahsederken şair “İzmarit” şiirinde de ince bir gönderme yapıyor hayatın bozulan yüzüne, yüzümüzü kızartan yüzüne. “Ne olacak halimiz?” serzenişini sık sık dile getirdiğimiz bu zamanlarda “İzmarit” şiiri ağır bir kurşun gibi sözünü indiriyor: “sigara izmariti / cami avlusunda / ruj lekeli ruj lekeli”
Şairlerin cinsiyetiyle ilgili her türlü tartışmayı takip ederim. Fikrimi söylediğim de olur, sessiz kaldığım da. Fatma Şengil Süzer’i okudukça kadın şairler listemdeki birkaç ismin arasına gönül rahatlığıyla Fatma Şengil Süzer’i yazıyorum. Benim tercihim sözü hak olandan ve güzel olandan yana. Çünkü Süzer’de gönlü esenlik sunan iyi dilekler var. “Allah’ım bana lütfen / bir hayat secdesi ver”
Mustafa Uçurum , dunyabizim.com































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.