Şibli Numani’nin Miladi 1892 yılının mübarek Ramazan ayında İstanbul ve sair yerlere yaptığı seyahatler, meraklı bir zihnin gezilerinden başka bir şey değildi. Bu gezileri sırasında gördükleri yerler ona göre harikuladelikler arz etmediğinden bir seyahatname kaleme almayı düşünmüyor ve irade etmiyordu aslında.
Fakat memleketine döndüğü zaman karşılaştığı kişiler ve fikirlerine önem verilen önemli kimseler, gördüklerini bir seyahatnamede toplamasının şart olduğunu söylediler. Zira uzun zamandır toplumlarında uzak ülkelere seyahat etme yolu kapalı olduğundan İslâm devletlerinin ve toplumlarının gerçek durumlarına ilişkin malumatlara erişemiyorlardı. Bu nedenle Şibli Numani de gördüklerini aktarmak amacıyla seyahatnamesini kaleme almaya ikna oldu. Dağınık hatıra notlarını derli toplu bir biçimde yazmaya koyuldu. “Anadolu-Suriye-Mısır Seyahatnamesi” isimli kitap bu şekilde ortaya çıktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.