• İstanbul 16 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 8 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 15 °C

Soy bir düşünür ve hareket adamıdır Topçu

Soy bir düşünür ve hareket adamıdır Topçu
Nurettin Topçu… O’nu ne kadar anlatırsak anlatalım, sanırım hep bir şeyler eksik kalacak.

Eğitim hayatına daha sonra öğretmenlik de yaptığı Vefa İdadisi’nde devam ediyor. Bu arada babasını kaybediyor. Lise eğitimini yine öğretmenlik yaptığı İstanbul Lisesi’nde tamamlıyor. 1928 yılında Avrupa’da eğitim hakkını elde ettiği bir sınavı kazanarak Fransa’ya gidiyor. Buradan sonra baş döndürücü bir akademik kariyer başlıyor. Baş döndürücü bir kariyer ama kendisinin başı dönmüyor. Fransa’da Sosyoloji Cemiyetine üyelik, Bordeaux Lisesi, Maurice Blondel ile tanışma, Strasburg’da felsefe eğitimi, Doğu ve tasavvuf üzerine zirve olan Luis Massignon ile tanışma, Sorbon’da felsefe doktorası… Evet, Sorbon’da doktora yapan ilk Türk.

Bir tribün adamı, nümayiş insanı değil; bir ideal ve sorumluluk insanı

1935 memlekete döner ve Galatasaray Lisesi’nde felsefe öğretmenliğine başlar. Burada okul eğitiminin usulsüzlüklerine karşı direndiği için İzmir’e tayin edilir. Bu olay çok hayırlı bir sürecin başlangıcıdır aslında. İzmir’de Hareket Dergisi’ni çıkarmaya başlar. Bu derginin düşünce dünyamıza etkileri ve katkıları halen bütün canlılığıyla devam ediyor. Dergideki bir yazısı dolayısıyla Denizli’ye sürülür. Burada Bediüzzaman’la tanışır. Daha sonraki yıllarda Abdulaziz Bekkine Efendi’yle tanışma ve ömür boyu sürecek bir muhabbet. Bunların arkasından Vefa Lisesi’ne tayin ve İstanbul Lisesi’nden emeklilik.

Nurettin Topçu, ilmî müktesebatının uçsuz bucaksızlığına rağmen Türk akademik hayatında kendine yer bulamamış. Daha doğrusu kendinden daha çapsızların egemen olduğu, koltuk sahibi edildiği bir ortamda vakarıyla dimdik durmuş. Resmiyetle, bürokrasiyle arası hiç iyi olmamış. Dünyanın en saygın üniversitelerinde felsefe tahsil eden ve ciddi dergilerde yazıları yayınlanan Topçu’ya ne bir kürsü verilmiş ne de hocalık… Bütün bu görmemezliğe, kıyıda bırakılmışlığa rağmen Topçu hiçbir zaman rahatsız olmamış ve öğretmenlik yaptığı bütün liselerde görevini bihakkın yerine getirmiş. Dediğimiz gibi o, tribün adamı, nümayiş insanı değil. Bir ideal ve sorumluluk insanı. Nurettin Bey herhangi bir karamsarlığa ve yılgınlığa düşmeden fikrî ve entelektüel faaliyetlerini Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Derneği ve Anadolu Fikir Derneği’nde devam ettirdi. Hayatı boyunca, Süleyman Seyfi Öğün’ün de vurguladığı gibi, Anadolu milliyetçiliğine dayalı Müslüman Anadolu sosyalizmini savundu. Ezberlerle konuşanların anlayamayacağı bir terkibin uğraşı içinde oldu. Namusla ve şerefle…

Bizi millet yapan yegâne kaynak İslam’ı hatırlattı bıkmadan usanmadan

Soy bir düşünür ve hareket adamıdır Topçu. Batı’ya gidip Doğu’yu bulan… Batı’nın içinde kaybolup gitmeyen… Cumhuriyet dönemiyle birlikte düşünce dünyamıza sirayet eden pozitivizm tezgâhını, köksüzleşmeyi darmadağın etti. Batı’yı görüp kendi ülkesini ve insanını beğenmeyen aydın-cık-lardan olmadı. Düşünce ve hareketleriyle her zaman elini taşın altına koymayı bildi. Sorumlu, vicdan sahibi bir Anadolu sevdalısı olarak zihinlerde yer etti. Her zaman ve zeminde yoz milliyetçiliğe, gösteriş dindarlığına, şuursuz toplumculuğa savaş açtı. Aynı zamanda milliyetçiliği İslam’dan ayıranlara karşı milletle dinin birbirinden ayrılamayacağı gerçeğini haykırdı. Din bezirganlarıyla ve bilim kiliselerinin bağnaz hocalarıyla da mücadele etmekten geri durmadı. Kapitalizm ve komünizm parantezine sıkıştırılmış bir hayat pratiği yerine cemaatçi (toplumcu) bir nizamın varlığından bahsetti. Bu iki kampın gizli açık holiganlarına karşı bizi millet yapan yegâne kaynak İslam’ı hatırlattı bıkmadan usanmadan. Aynı zamanda dini bir zamana ve mekâna hapseden, ruhu öldüren bütün muhafazakârlıklara da aynı şiddetle karşı durdu.

Topçu’da aslolan şey herhangi bir konu hakkında bilgi sahibi olmak değil o bilgiyi içselleştirmek ve yaşam haline dönüştürebilmektir. Aşk ile yaşamak… Topçu tasavvufî bir terbiyeyi de almış olduğundan akılla kalbi cem ederek meseleleri yorumlar. Kuru akılla hareket etmez.

Kemalât ehli bir âdem, su katılmamış bir ahlâk ve idealin kristalleşmiş hâli… Ruhaniyeti olan… İman ve ümit diyen… Uğraştığı bilimsel, felsefî, sosyolojik disiplinlerle din arasındaki sınırları birbirine karıştırmadan, mevzuları bulanıklaştırmadan anlamlandırma başarısı… Sağın ve solun öğrenilmiş, ezberlenmiş şablonlarını paramparça eden bir irâde… Her rüzgârla yelkenini dolduran, cebini şişirenlere karşı kavî bir duruş… O konuşurken sanki Yunus söze başlar. Hallac-ı Mansur tebessüm eder yüzlerce yıl öteden. Anadolu erenleri huruc eyler sanki ötelerden…

İsyan Ahlakı, Var Olmak, İradenin Davası, Yarınki Türkiye, Bergson, Mehmet Akif, Ahlâk Nizamı, İslam Ve İnsan, Mevlana Ve Tasavvuf… Söyledikleriyle yaşadıkları her dem birbirini tamamlayan, sorumlu, bizden biri olan Topçu’nun fikri serüvenini takip edebileceğimiz eserlerinden. Mutlaka okumak ve üzerinde düşünmek gerekiyor. O, derin ikilemlerimize, Batılılaşma sularında yalpalayan zihin gemimize salim limanlar işaret ediyor. Gerçekten sancı çeken, meselelerimize sahici çözümler bulmak isteyenlere yol gösteriyor, çözümler sunuyor. Anlamak ve tartışmak için birebir.

Skor peşinde koşmayan, siyasetin değişken havasında mevzii terk etmeyen sağlam ipuçları sunuyor bizlere. İçimizdeki “öz”ü açığa çıkarmayı, “ilahi iradeye” karşı sonsuz teslimiyeti, gayrısına isyanı, isyanın bile ahlâklı olmasını tembihliyor. “Pozitivizm, pragmatizm ve sosyolojizm”in fikirsel intihar olmaklığından bahis açıyor. “İnanmak, ummak ve sevmek” diyor hastalıklarımızı sağaltacak iksirleri işaret ederken. Önümüzde yürüyen “hilenin, hünerin ve siyaset yolları”nın var olduğu, “ihtirasın, servetin, şöhretin, şiddetin, zulmün, taassubun, kahrın, fitnenin” bizi ayartabileceği tehlikesine dikkat çekiyor. “Kalbi ibadet ile, aşk ile ve sabır ile durmadan yıkamak zorundayız. Yoksa mahvolacak gibiyiz.” diyerek uyarıyor. Nurettin Topçu Hoca’ya ciddi ciddi kulak vermek boynumuzun borcu. Selam olsun Topçu’ya!...

 

Muaz Ergü, dunyabizim.com

Bu haber toplam 1148 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim