Programın açılışında bir konuşma yapan Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan “Öncelikle katılımızdan dolayı hepinize başarılar diliyorum. Kurucu ve şeref Başkanımız D. Mehmet Doğan’ın öncülüğünde başlayan “Yazar Okulu” Türkiye Yazarlar Birliği'nin geleneksel bir faaliyeti olarak uzun yıllar sürdürülen bir etkinliktir. Biz burada yazarlık istidadı olan arkadaşlara bir yazarın sahip olması gereken hususiyetleri kazandırmaya gayret ediyoruz. İyi bir yazar olmanın yolu iyi bir okur olmaktan geçiyor. Okumayla birlikte kendinize örnek alacağınız iyi yazarlardan mülhem kendinize yazarlık çizgisi oluşturmanız gerekiyor” dedi.
Konuşmasında, yazarlığın bir kabiliyet olduğu kadar bir çaba ve emek gerektirdiğini belirten Arıcan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son yıllarda edebiyatın da dijital mecralara taşındığını görüyoruz; yani, bir kelime söylüyorsunuz o kelimeyle ilgili size şiir, hikâye yazıyor. Bunu görenler, yazarlığın sonu geldi gibi değerlendirmelerde bulunuyorlar. Bu bir makinenin yazdığı bir metindir; O formel olarak ne kadar iyi göründe de ruhu olmayan bir yazıdır. Yazarlık sadece bir kodlama işi değil.”
Yazma türlerinin bazılarının yeteri kadar olmadığını da belirten Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, “Ben bugün mizahın ihmal edilen bir alan olduğunu düşünüyorum. Gençlerimizin bunu tekrar canlandırması gerekir. demokratikleşmemizde büyük emekleri olan Osman Yüksel Serdengeçti, Milli Şefin oluşturmuş olduğu o atmosferde yazılarıyla bir farkındalık oluşturdu. Düşüncelerimizi, fikirlerimizi mizahlar üzerinden de aktara bileceğimizi düşünüyorum.” diye konuştu.
Arıcan’ın konuşmasından sonra, Yazar Okulu’nun ilk dersini Türkiye Yazarlar Birliği'nin kurucu ve şeref Başkanı D. Mehmet Doğan verdi.
TYB’nin ilk 1991 yılında hikâye ve senaryo alanlarında seminer şeklinde Yazar Okulu uygulamasını başlattığını söyleyen Doğan yaptığı konuşmada, “İnsanın bütün hayatı bir anlama ve anlatma macerası olarak görülebilir. Anladığımızı, anlatmak istediğimizi, ekseriya sözle ifade ediyoruz. Bu ifade tarzı bütün insanlar için umumî ve tabiîdir. Herkes yazmaz, ama herkes konuşur. Bütün insanlar konuşur, fakat bu herkes güzel konuşur demek değildir.” dedi.
Yazarlığın ekmek su gibi ihtiyaç olduğunu edebi eser yazarlığın ise bilinen yazmanın ötesine geçmeyi gerektirdiğini ifade eden Doğan, “Nasıl konuşmak insanlara mahsus bir hasletse, yazmak da öyledir. Herkes konuştuğu gibi, herkes yazabilir. Tabii bu doğru şekilde meramını anlatmaktır. Sanatlı yazma, edebiyat kabiliyet gerektirir. Kabiliyeti olanlar edebiyat sahasında kendilerini geliştirebilir. Yazmak kelimelerle olur, kelimeleri art arda sıralamakla olur. Bu dilimizin kaidelerinin bilinmesini gerektirir. Dilbilgisi kaideleri ekseriya sıkıcıdır, öğrencilerin en sıkıcı buldukları derslerden biri dilbilgisidir. Doğru yazmak dilbilgisi ile olur, fakat kural bilmek iyi yazmak demek değildir. Güzel yazmanın sırrını keşfedenler edebiyatçılardır. Güzel yazabilmek için büyük yazarlarımızın eserlerini okumak gerekir.” diye konuştu.
Doğan, Cumartesi günleri yapılacak yazar okulunun bu döneminin Cemiyet/İlim-Kültür-Sanat Eğitim Merkezi ile müştereken yapılacağını ve Necmettin Evci’nin sanat, estetik ve tenkit, Prof. Dr. H. Yücel Başdemir’in din ve düşünce, Prof. Dr. Kudret Bülbül’ün ise siyaset teorisi ve felsefesi alanlarında dersler vereceklerini ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.