Bu şurada, Türkçeyi dert edinen, alanında uzman birbirinden kıymetli insanlar görüş ve önerilerini sundular.
İhsan Fazlıoğlu’nun ifadesiyle söyleyecek olursak; dil, sözcükler ve kavramlar bir mekân oluşturur. Bu mekânın da kendine göre bir anlam değer dünyası olur.
Eğer kelimeleri muhtevasından kopartırsanız bu mekânı da tahrip edersiniz. Tahrip edilmiş bir mekânda şiir, sanat, mimari ve felsefe gelişmez. Kavram karmaşası yaşanır ve birlik parçalanır dolayısıyla ortak bir akıl inşa edilemez.
Bugün yaşadığımız fikir kabızlığının arka planında yatan hazin gerçeğimiz işte budur.
Doç. Dr. Ali Faruk Yaylacı da bu gerçeği dikkat çekenlerden biri. Alfabe değişiminin, köklü ve kapsamlı toplumsal, kültürel ya da dini dönüşümlerin sonucunda ortaya çıktığını söylüyor hoca. Bu değişimlerin son örneği de öncekilerin dini niteliğinden farklı bir şekilde Latin alfabesinin kabulü olmuştur.
Burada söz konusu olan da bir zihniyet ve kültür dönüşümüdür. Bu dönüşüm modernleşme ve Batılılaşma temelinde gerçekleşmiştir.
Ali Faruk Yaylacı, eğitim dilimizin küreselce olduğunu dikkat çekiyor. Ve bu durumu şöyle izah ediyor:
19. ve 20. Yüzyılda, ilerlemeci eğitim dili, eğitim dilimiz haline gelmiştir. Günümüz itibarı ile bu dönüşüm değerlendirildiğinde eğitim dilimizin büyük ölçüde küresel düzen olarak adlandırabileceğimiz bir yapının gereklerini yansıttığını söyleyebiliriz.
Devamı: https://milatgazetesi.com/yazarlar/turkce-surasi-egitim-dilinin-turkcelestirilmesi-gerekiyor-89/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.