Denilebilir ki, organik bir gelişmenin sonucu olarak ortaya çıkmayan siyasi yapıların, Ortadoğu toplumlarında, kendi halklarıyla sorunları olan devlet biçimlerine, giderek halka karşı örgütlenmiş "bürokratik veya militer oligarşiler"e yol açtığını söyleyebiliriz.
Arap Baharı denilen süreç, bütün bu tarihsel gelişme içinde yeni bir safhayı ifade etmektedir. Baharı mevcut anti demokratik rejimlere karşı, sadece bir isyan olarak görmek yanlıştır.
Bu toplumların yaklaşık iki yüzyıllık tarihlerinde ilk defa 'kapalı devlet' yapılarını dönüştürecek, yeni bir
toplumsal değişim dalgası yarattıklarını fark etmeden yaşananları anlamak, bu sebeple mümkün değildir. Bu açıdan, Ortadoğu'da yaşanan Bahar, bir isyan hareketi olmadığı gibi bir senaryoya göre düzenlenmiş komplo da değildir.
Bu ülkelerin, yaşanan küresel sürecin etkisiyle bütünleşerek kendi toplumsal yapılarında ortaya çıkanfarklılaşma, sınıflaşma, sivilleşme gibi dinamiklerle değişmeye çalıştıklarını anlamak gerekir. Bu nedenle "Bahar"ı herhangi bir isyana, ayrılıkçı harekete, komploya veya gecikmiş bir Stalinist terör yapısıyla irtibatlandırma çabaları beyhudedir, hiçbir şeyi anlamamak demektir.
Kısaca söylemek gerekir ki, devrim yeni başlamaktadır. Bu ülkelerdeki iktidarların devrilmesi sadece ilk adımdır. Esas değişme arkasından gelecektir. Önce devlet yapısı, kurumları, işleyiş biçimi, siyasal anlayışı, sonra halkın siyaseti kavrayışı ve siyasete katılma süreçleri değişecektir.
Baharın etkisi
Bu değişimi anlamayanların, Bahar'ın sivil, demokrasi ve özgürlük temelindeki kaynaklarını göremeyenlerin "Kürt Baharı" arayışlarında şaşılacak bir şey yoktur. Unutmamak gerekir ki, etnik kimliklere dayalı hapishane kurma girişimlerinin kapısı Bahar'a değil ancak yıkılmakta olan Baas tipi rejimlere açılabilir.
Bugün bu coğrafyanın kaderi değişirken, yaşanan olaylar bir çağın kapandığının göstergesidir. Kapanan çağ, otoriter rejimlerin, Baas tipi anti demokratik ideolojilerin ve kapalı toplum modellerinin karanlık dünyasının çağıdır. Bu topraklarda yaşayan halklar, geleceklerini bölünmede, etnik hapishanelerde değil, özgür ve katılımcı yönetimlerde ve demokratik sistemlerde arayacaklardır.
Suriye'de yaşanan olaylar bu bağlamda değerlendirildiğinde, gündelik haberlerin yarattığı kafa karışıklığını gidermek mümkün olacaktır. Türkiye'de kan dökerek iktidar arayışı içine girenlerin, Suriye'nin bazı köy ve kasabalarında, Baas'ın Suriye Kürtleri'ni bastırmak ve katletmek üzere kullandığı katillerin bayrak açmasından sevinç duymaları, insanlık değerleri adına aşağılık bir tavırdır.
Ortadoğu'da esen Bahar rüzgarlarının, dün Mısır'ın Firavun'unu alaşağı ettiği gibi, bugün Suriye'nin diktatörünü devirdiği gibi, yarın da terör baronlarını yok etmesi kaçınılmaz bir durumdur. Bu Bahar başka bir bahardır.
06.08.2012 Bugün
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.