Neyse bu ayrı bahis ama Can Dündar ve Milliyet gibi Ergenekon sevici mecraların Oslo sürecine verdikleri desteği bir kenara not etmeli.
Oslo'yu parlatırken verdikleri son örnek Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile yapılan barış görüşmeleri.
Görüşmeler sürerken tıpkı PKK'da olduğu gibi FARC da toparlandı ve geçtiğimiz Cuma akşamı, yaptığı büyük çaplı saldırıda beş Kolombiya askerini öldürdü.
Silvan'da da benzeri olmuştu. Gerçi pek çok Açılımcı için askerlerin hayatını kaybetmesinin önemi yoktur.
İnsan öldürmekten ceza almış PKK'lı mahkumların açlık grevinde bitap düşmeleri daha önemlidir.
Ben yine de şu "müzakere" denen şeye gerçekten hazır mıyız onu merak ediyorum.
Hazırsak şunlara da hazırlıklı olmalıyız:
BİR: 30 yıldan fazla süredir PKK'da yöneticilik yapmış, emrinde yüzlerce silahlı insan bulunan, örgütün milyonlarca Euroluk kaynağını yöneten, önemli kişi haline gelmiş, statü kazanmış PKK'lı yöneticilere (Öcalan dahil) müzakereler sonucunda yeni birer statü verilmesi. Bu statüler haliyle kurulacak "özerk bölge" de resmi yöneticilik olacak.
Bu talebe karşılık lider kadronun affedilerek başka bir ülkeye gönderilmesi önerilebilir ama adamların af gibi bir derdi yok ki. Zaten yarısı Avrupa'da rahat, diğer kalanlar da 30 yıldır dağda olmaya alışık hatta memnun kişiler. Var olan "statü"lerini bırakıp, düz insan olarak bir meçhulde sürgün hayatını yaşamayı neden kabul etsinler?
İKİ: Güneydoğu bölgesinde ve kısmen Doğu'da özerk bir Kürt bölgesi oluşturulması.
Bu reddedilirse otomatikman ilk madde de reddedilmiş olur. İlk madde kabul edilirse bu da kabul edilmiş olunur. İlk madde kırmızı çizgi olduğu için bu da kabul edilmek durumunda.
ÜÇ: PKK'nın silahlı/silahsız bütün mensupları hakkındaki yasal işlemlerin durdurulması. KCK mahkum ve sanıklarının salıverilmesini içerecek af ve bağlantılı olarak dağdaki silahlı kadronun Özerk Bölge'nin polis ve askeri gücü olarak konumlandırılması.
Liderlere statü verirseniz, yetkileri çerçevesinde Özerk Bölge'nin bütün kadrolarına PKK'lıları doldururlar. Liderlere statü vermeden sadece genel af çıkartırsanız dağdakilerin bir kısmı iner ama statüsüzlüğü kabul etmeyen PKK'nın lider kadrosundan en azından bir kısmı, dağdan inmeyenlerle yeni bir terörist oluşumla yollarına Ortadoğu Kazanı'nın sağlayacağı yeni ortaklıklarla devam ederler.
Maddeleri çoğaltabilirim.
Lakin temel üç madde bunlar.
Bu üç madde birbiriyle bağlantılı ve biri olmadan diğerinin anlamı olmadığı gibi pratikte uygulanabilirliği de mümkün değil.
Maddeler bu nedenle kendi içinde tutarlı. PKK müzakereyi bu düzlemde görüyor ve başka düzlemde görmesi mümkün değil.
Sorun şu:
AK Parti bu üç maddeye asla "evet" demez.
Demeyince de müzakerenin anlamı yok.
Çünkü PKK dağdan kansız şekilde ancak bu üç madde kabul edilirse iner.
Ben "müzakere" ve "Oslo" diye tutturanların bu üç maddeyi ve oluşacak siyasi tabloyu oturup detaylı biçimde düşündüklerini bile zannetmiyorum.
Müzakere, barış, kansız çözüm gibi lafları söylemek, yazılar yazmak popülist olduğu için bunları geveleyip duruyorlar.
Lakin realist olmak lazım. "Olacak iş değil" statüsündeki bu müzakere hikayeleriyle kaybedecek zaman yok.
Yapılacak şey belli: Asker-Polis PKK'yla gerçekten mücadele edecek; Meclis Kürtler dahil her kesim için insan hakları standardını gerçekten yükseltecek.
23.10.2012 Yeni Akit































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.