• İstanbul 17 °C
  • Ankara 20 °C

İsmet Berkan'dan: Einstein'ın büyük yanılgısı

İsmet Berkan'dan: Einstein'ın büyük yanılgısı
HER şey, en basit atom olan hidrojenle başladı. Büyük Danimarkalı fizikçi Niels Bohr, 1913 yılında hidrojen atomunun modelini ortaya koydu.

Bugün hepimiz biliyoruz, atomlar ortada nötron ve protondan oluşan bir çekirdek ve o çekirdeğin etrafında dolaşan elektronlardan oluşuyor. Hidrojen söz konusu olduğunda, yörüngede bir tane elektron dolaşıyor.
Alman fizikçi Max Planck, radyatörlerin nasıl olup da ısındığını, ısınan metallerin nasıl olup da renginin kırmızıya dönüştüğünü araştırırken enerjinin 'quanta'lar halinde emildiğine dair bir teori ortaya atmıştı.
Hidrojen atomu da enerjiye maruz kaldığında, elektronu bir anda olduğu yörüngede kayboluyor ve yeni enerji seviyesine göre başka bir yörüngede beliriveriyordu. 

 

Bakmazsan her yerde bakarsan bir yerde

 

Bohr'un modeli böyle diyordu; ortaya atıldığı günden beri herkesin kafasını karıştıran kuantum teorisine göre de, hidrojen atomundaki elektronun yörüngesini ancak tahmin edebilirdik, önceden kesinkes bilemezdik. Bilmek için bakmamız gerekirdi ve baktığımız zaman diğer bütün ihtimallerden oluşan 'kuantum durumu'nu çökertirdik.
Kuantum Teorisi'ne göre biz bakmazdan önce parçacıklar neredeyse sonsuz miktarda olasılığın hepsinde birden aynı anda var oluyorlardı ama baktığımız andan itibaren sadece baktığımız yerdeydiler. Meşhur 'Belirsizlik teorisi' bunu söylüyordu.
O yüzden Albert Einstein, 'Siz ona bakmıyorken Ay'ın orada olmadığına mı inanıyorsunuz' diye sormuş, Erwin Schrödinger meşhur kedisinin aynı anda hem ölü hem hayatta olduğu düşünce deneyini tasarlamıştı.
Kuantum Teorisi yüzünden gündeme gelen yegâne tuhaflık birden fazla gerçeklik olması ihtimali değildi; 'kuantum dolanıklığı' adı verilen bir fenomen daha vardı. 
Kardeş parçacıklar mümkün mü?
Buna göre de her parçacığın 'dolanık' olduğu bir kardeşi vardı, bunlardan birini gözleyip onun 'kuantum durumu'nu çökerttiğinizde, ne kadar uzakta olursa olsun öteki kardeşin kuantum durumu da çöküyordu. Yani birini gözlemek, diğeri evrenin öteki ucunda bile olsa onu da gözlemişsiniz gibi yapıyordu. İki parçacığın nasıl olup da birbirlerine 'haber verdikleri' bilinmiyor.

 

Devamı için: http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ismet-berkan_386/einstein-in-buyuk-yanilgisi_29992782

Bu haber toplam 1028 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim