• İstanbul 16 °C
  • Ankara 19 °C

Rimpapa’nın Soykırım Şovu!

D. Mehmet DOĞAN

Biz eskiden Papa’ya “papa” demezdik, “Rimpapa” derdik! Rimpapa, yani “Roma Papası”. Nitekim Azerbaycan basını “Roma Papası” demeye devam ediyor. 

Putperest Roma İmparatorluğu başlangıçta Hıristiyanlığı yok etmeye çalıştı, Hıristiyanlar arenalarda vahşi hayvanlara parçalattırıldı. Hz. İsa’nın “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin” sözü laikliğin temel hücceti olarak gösterilir. Buradan Hıristiyanlığın dünyevî hükümranlığı tanıdığı, uhrevî hükümranlığı ise kendine ait saydığı çıkarılabilir. Dünya tarihine hükmetmiş büyük bir imparatorluktan bahsediyoruz. Roma’nın son kalıntılarını Fatih Sultan Mehmed ortadan kaldırdı, Bizans diyoruz ama, aslında onun fethettiği Doğu Roma idi; batı Roma çoktan tarihe karışmıştı. 

Böyle büyük bir siyasî varlığın ortadan kalktıktan sonra bile bazı taraflarıyla sürdüğü söylenebilir. Roma’nın varisi Papalık olmuştur. Papalık, Roman’ın ihtişamınının da varisidir. Katolik katedralleri ihtişamlarıyla dikkati çektiği gibi, içinde icra edilen âyinler de çok gösterişlidir, Roma sembolleriyle bezelidir. Evet bu Roma Papası Roma’nın ihtişamını temsil ediyor ve sürekli tevazu rolü kesiyor! 

Hıristiyanlık gerçek bir din olarak yaşıyor mu? Bunu söylemek zor. Papalık tarih boyunca Hıristiyanlığı gözden geçirdi (revize etti), zamana göre yeniden imal etti. Hâlâ da ediyor. Bir zamanlar küfür addettiği bir çok hususta dahi geri adım attığı görülebiliyor. 

Gerçekte bir Hıristiyan birliği yok, reformcu kiliseler Roma ile birlik içinde olmadığı gibi Doğu kilisesi de Roma’nın kontrolünde değildir. Fetih’ten sonra Sultan Mehmed, Patrikhane’yi himayesine almıştır. İstanbul’u fethetmiş hükümdar olarak o aynı zamanda Doğu Roma’nın da sahibidir. Bu sıfatla bütün ortodoksları koruma altına almıştır Fatih. 

19. yüzyıla kadar bu sistem devam etmiştir. Bu yüzyılda, batı siyasî nüfuz alanını genişleterek Osmanlı himayesindeki doğu kilisesine bağlı halkları da kendi tarafına çekmiştir. Buna rağmen dinî mânada doğu-batı kiliselerinin birliği sözkonusu olmamıştır. Son zamanlarda böyle teşebbüsler var, fakat sonuç alınır mı? 

Papa’nın gezileri, konuşmaları Hıristiyan âleminde mağazin mevzuu olur. Zaten mağazinin ötesinde ciddi bir tesir icrası da beklenmez. Çünkü günümüzde Roma Papa’sı hırıstiyanlığı, daha doğrusu katolikliği dünya çapında hatırlatan bir şov yıldızı hükmündedir. Papa’nın son şovu da “Ermeni soykırımı” açıklaması!

Ermenistan’daki Patrik de Papa’nın konuşmasında hazır bulunanlardanmış. Eğer yer yüzünde bir Ermeni patrikliği varsa, bunu Fatih Sultan Mehmed’e borçlu olduklarını unutmamalılar. İstanbul’un fethinden sonra Ermeni patrikliğinin kurulmasını sağlayan Sultan Mehmed’dir. 

İşte İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi’nin sitesindeki bilgiler: “Bizans döneminde, 5. yüzyılda, Aziz Çevirmenler’in öğrencilerinden oluşan küçük bir İstanbul Ermeni Cemaati’nin varlığı biliniyor… Ancak Osmanlılar tarafından fethine kadar Ermenilerin bu kentte kendilerine ait bir kilisesi olamadı. İstanbullu Ermeniler ibadetlerini Bizans Kilisesi bünyesinde yapmak zorunda kaldılar. Sultan II. Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethiyle birlikte İstanbul Ermeni cemaatinin tarihinde yeni bir dini özgürlük dönemi başladı. Ermeniler artık ibadetlerini kendi kiliselerinde, kendi ritüelleri uyarınca özgürce yapabileceklerdi. Fethedilen kent, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden göç eden Ermenileri kabul etmeye başladı. Böylece kentteki Ermeni nüfusu hızla çoğaldı. Kurulan yeni mahallelerde hayırseverler veya cemaat tarafından kiliseler de açılmaya başlandı.”

Gelelim Papa’nın Ermeni tezlerini doğrulayan açıklamasına...Ermenistan ve diaspora artık gerçek devletlerden umudunu kesti. Bir taraftan magazin yıldızlarına tezlerini doğrulatmaya çalışıyor diğer taraftan da din magazincilerine!

Al Papa’yı vur Kardaşyan’a!

Bu yazı toplam 496 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim