• İstanbul 18 °C
  • Ankara 23 °C

Bilecik; Devleti Aliyyenin Türevi

Fahri TUNA

Bilecik; çölde açan zambaktır, bozkırdaki lâle, yayladaki sümbüldür.

Bilecik; kuruluştur,

Bilecik; Ertuğrul’dur, Şeyh Edebalı’dır, Dursun Fakih’tir.

Yunus Emre’yle yoldaş, Hoca Nasreddin’le kardaş, Ahi Evran’la ayaktaştır.

Türbeye gidiniz; Allah’ın selamını verip Şeyh Edebalı’ya misafir olunuz bir müddet, dört bir yandan torunlarını gelirken göreceksiniz; Orhan karşı yamaçtaki zaviyesinden yola çıkmış geliyor, Beyazıd-ı evvel abdestini almış dedesi adına yaptırttığı camiye giriyor, Abdülhamit Şehremini binasından türbeye iniyor, vesaire, vesaire…

Dört bir yandan gelmiş yaranıyla sohbetine şahit olacaksınız Edebalı’nın; kimi damat Dursun Fakih’ten, kimi Kosova fatihi torun Murat’tan, kimi Bağdat fatihi Genç Osman’dan selam iletecek…

Çınarın, Osmanlı çınarının en yakıştığı, en yaraştığı, en yeşerdiği vilayet – hiç kuşkusuz – Bilecik’tir.

Bilecik’te asırlarca üç kıtaya hükmedecek cihan devletinin temellerine; sadeliğe, yalınlığa, gösterişsizliğe, “ölçüleri doğru olanların bütün ölçümlerinin de doğruluğu”na, hasbiliğe ve kesbiliğe, huzurun saraylarda değil ulu bir çınarın gölgesinde aranması gerektiğine şahit olacaksınız.

Kara Osman’ın “kararlılığı”, Orhan’ın “gözü pekliği”, Murat’ın “Hüdavendiğarlığı”, Beyazıd-ı Evvel’in “talihsizliği”, Fatih’in “cihangirliği”, Beyazıd-ı Sani’nin “yumuşaklığı”, Yavuz’un “celadeti”, Abülhamit’in “diplomatik dehası”nın bir bir ayak izlerini göreceksiniz Bilecik’te, biraz dikkatlice bakarsanız eğer.

Koca bir cihan devletinin temellerini atan Koca Ertuğrul’un Bilecik’e girişindeki, dünürü Edebalı’ya varışındaki tevazua, hürmete, mutluluğa şahitlik edeceksiniz.

Yedi Başlı Ejderha’nın yakıp kül ettiği altı yüz yıllık eşi benzeri olmayan bir ahşap konaktır Bilecik.

Hüzündür, hazindir, hazandır Bilecik.

Bilecik hiçbir şey değildir amma Bilecik her şeydir aslında; Bilecik “hiç”likteki çokluk, “hiç”likteki çoğunluk, “hiç”likteki büyüklük, “hiç”likteki bütünlük, “hiç”likteki geçmiş, “hiç”likteki gelecektir.

Bilecik heybet ve zarafettir.

Bilecik’i seven, tarihi sever, bayrağı sever, bağımsızlığı sever.

Bilecik’i seven izzeti, onuru, umuru sever.

Bilecik Türk-İslâm Medeniyetinin kalbidir; gün gelir atar, gün gelir toplar damarıdır.

Bilecik biziz.

Tüm hücrelerimizle biziz.

İhtişamımızla, uzletimizle, yalnızlığımızla, iftiharımızla biz.

Devleti Aliyye’yi görmek isteyen, bilmek isteyen, bulmak isteyen Bilecik’e gitsin.

Buram buram ayak izlerini görebilir orada.

Bilecik, Devleti Aliyye’nin türevidir de ondan.

25.04.2014 

Bu yazı toplam 1084 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim