Taşından büyük öfken bilenir
Yüreğin kadar sıkı avuçlarında
Süleyman seni seyreder sana güvenir
Mescidi Aksanın kapılarında
Hadi Ammar hadi Ammar durma at
Ebabiller sana kanat çırparlar
Attığın taşları taşır melekler
Büyütür götürür hedefe kadar
Varsın duymasın sönmüş yürekler
Melekler seninle cennete kadar
Ümmet en büyük kubbe, say ki gökyüzü ve onun altında yorum farklarıyla, öncelik ayrımlarıyla, birbirinden küçük ayrıntılarla ayrılan küçük kubbeler. Okuma farklarından, veya fıtrı hissedişlerden, farklı olabilirler?
Ortada kesin bilgi, onun denetiminde uygulaması ve çağlarla akıp gelen tarihi ki, yenilginin ve zaferin her türlü versiyonuyla önümüzde dururken, bu zengin mirastan hiç nasiplenmemek nasıl mümkün olabilir?
Gruplardan biri parlementer bir siyaset tarzını kabullenmeyebilir. Bir diğeri eğitimi veya başka bir alan bulup çalışabilir. Herkes kendi yol ve yöntemini de doğru bulabilir. Ancak diğer yolları dışlamak için elde çok ciddi delillerin olması iktiza eder.
“Kesret içinde vahdet” formülasyonu, grup kardeşliğinden önce, ümmetin menfaatini öncelemekle başlamayı mümine hatırlatan bilinç olarak tebarüz eder. Seksenli yılları hatırlayanlar en kılcal konulara kadar herşeyin hararetle tartışıldığını ve bu durumun, yani usule sahip olmadan yapılan tartışmaların, birlik, bereket getirmediğini görmüş olmalı. En küçük ayrıntının tekfire dönüştüğü yıların ardından gelen malum şubat, her müminin, her grubun aslında birbirine ne kadar gerekli olduğunu idraklere kazıdı.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/yazar/ahmet-mercan/19589/kara-tanka-tas-atan-terorist-olabilsem































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.